Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > *- DOST EDİNMENİN YOLU! YAŞAR EYİCE

*- DOST EDİNMENİN YOLU! YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

20 yıl aşkın süredir, yaz aylarının en fazla aranan meyvelerinden karpuzu Mehmet Dönmez’den alırım…

Evimizde özellikle karpuz eksik olmaz…

Herhalde rahmetli annemden kalan bir alışkanlık ve tiryakilik…

Biz çocuk yaşlardayken, neredeyse bir at arabası karpuz ve kavunu alıp sedir dediğimiz evin mobilyasının altını doldururdu.

Tahmin ettiğiniz gibi soframızdan da karpuz eksik olmazdı.

Balıklıovalı Mehmet Dönmez haftanın iki günü, Çarşamba ve cumartesi günleri öğleden hemen sonra Urla Atatürk Mahallesi’ndeki evimin önüne gelir, selamlaşırız ve ben ‘Karpuz seçer misin?’ deyinceye kadar satış hareketi yapmaz…

Bu kadar tokgözlü bir satıcı olamaz!

Bir örnek daha vereyim:

İki haftadır rüzgârdan mı, sıcaktan mı verandanın keyfini süremiyorum.

Tam karşımda üç yeni villa yapılıyor.

Toz toprak bonus olarak evimizin içinde…

İşte ‘Karpuz ustası’ Mehmet Dönmez sessizce geliyor, evin bahçesine karpuzu bırakıp gidiyor…

Sonunda dayanamadım bugün telefon ettim;

‘Şu an neredesin?’ diye!

Anladı!

‘Ağbi lafı mı olur?’ dedi…

Israr ettim!

Kafama takmıştım nerede ise bulacak ve borcumu ödeyecektim…

‘Biz dostuz, paranın lafı olmaz!’ deyip kestirip attı…

Kışın İstanbul’da iken aynı zamanda enginar üreticisi olduğu için enginar sipariş ettim, adresi verdim, gönderdi…

Biz İzmirliler, Giritlilerden öğrendiğimiz için ‘ot meraklısıyız!’

Nasıl gevrek ve boyoza hasret kalıyorsak ‘arapsaçı’, ‘Şevketibostan’ ve ‘turp otu’ siparişi verdim…

Gitti pazardan aldı, kargoya verdi…

Yani gönderdi..

Merak ediyorum;

Sizin de böylesine tanıdığınız,  güveneceğiniz bir esnaf, ya da bahçıvan tanıdığınız var mı?

Urla’da geçtiğimiz sezon enginar üreticisi büyük zarar gördü…

‘Enginar Festivali yapılmadığı için’ diyecekler vardır…

Bunu bir kenara koyun…

Asıl zarar sel felaketinden yaşandı…

Bazı bölgelerin üreticisinin zararı karşılandı…

Mehmet Dönmez gibiler ne arandı, ne de soruldu?

Geçen yıl Urla’dan ayrılırken hizmetinden ötürü kendisine teşekkür ettim ve ayrılırken, ‘Sen nadir insanlardan birisin!’ dedim…

‘Hayır sensin!’ dedi…

Nasıl biri size ‘hoş olmayan’ bir laf ederse, ‘Asıl sensin!’ ya da ‘Kötü laf edenindir’ gibisinden laflar ederiz ya öyle bir şey gibi…

Ama tamamen tersi bir durum yaşadık, kendisiyle…

Mehmet Dönmez o kadar alçakgönüllü ki karpuz bahanesi ile anlatayım:

Bu konuşmamız sırasında koluyla bir yarım daire çizdi ve ‘Görüyor musun?’ dedi…

Etrafta kimsecikler yoktu o an…

‘Benim gibi çok!’ diye sözünü sürdürdü ve ‘Ama senin gibisi yok gibi!’ dedi…

Hoppala!

‘Bu ne demekti?’

Devam etti;

‘Sen ender insanlardansın!’

Yüzümün kızardığın ve renkten renge girdiğimi hissettim…

Ne diyeceğimi şaşırdım:

‘Estağfurullah!’ sözcüğü ağzımdan çıktı…

Bazen bu sözcük hakkında çeşitli yazılar, yorumlar çıkıyor…

Buna göre, ‘Evet haklısın!’ anlamına geldiğini iddia edenler de oluyor…

Halbuki beni tanıyanlar bilir, kendimi hep ‘Vatandaş Yaşar!’ olarak tanıtırım…

Bir cümlem de Karşıyakalı okurum Hilmi Osman Damar’ın her zaman anımsattığı gibi ‘Ben İzmirliyim!’ dir…

Lafa böyle girerim başta İstanbul ya da başka kentlerde…

Bizler yani İzmirliler düne kadar ‘Sen nerelisin?’ diye sormazdık…

Ama yeni İzmirliler önce ‘Sen nerelisin?’ diye sormaya ya başlayınca bizim ‘Bornovalı ve İzmirli damarımız da kabarmaya’ başladı…

20 yılı aşkın alışveriş yaptığım ‘seyyar manav’ Urlalı Mehmet Dönmez beni neden yere göğe sığdıramıyor?

Özetle anlatayım, benim gibi sizde şaşırın?

Çok yıllar önce, evimin önünde öğle saatlerinde içi kavun, karpuz ya da darı (mısır) yüklü kamyonetiyle durur, yarım saat kadar ağaçların gölgesinde soluklanır ve sonra yine ekmek peşinde koşusunu sürdürürdü.

Ben birkaç kez onun aracını park ettiği yere aracımı koymuşum…

Herhalde ya izinli idim, ya da bir başka nedenle evimde bulunmuşum…

Mehmet Dönmez’i görünce hem karpuz  almak için dışarı çıkınca sıcaktan bunalmış haline görünce de, ‘Bir dakika deyip, aracımı çekip kendisine ağaçların gölgesinde yer  açmışım!’

Farkında bile değilim…

Emeğe ve insana saygıdan olacak…

Ve her defasında da ‘Suyun var mı?’ diye sorardım…

İşte Seyyar Manav ya da Urlalı tarım üreticisi Mehmet Dönmez bunları hatırlattı ve ‘Kimse bunu yapmaz!’ dedi…

Yine yanıtım tek kelime ile oldu:

‘Estağfurullah!’

Şimdi çoğu kişi ‘Kendini methettin, bırak da başkası değer bir şeyin varsa onlar söylesin!’ diyordur…

Bugün bunu yazarak, bir cümlenin bir davranışın ne kadar önemli olduğunu ve ‘gerçek dost’ edindirebileceğini anlatmaya çalıştım…

 

*- FUTBOLDAN TİCARET ODASI’NA…

 

Haftanın belli günlerinde ‘pembe’ yani güzel haberler paylaşılır!

Bu kadar karamsar bir havada ben de ‘vefa’ duygusundan söz etmek istiyorum.

Bir ‘gülümseme’, bir ‘günaydın’ eminim ki günümüze renk katacaktır.

Nedense çoğumuz ‘teşekkür’ etmeyi de unuttu…

‘Görevini yapana neden teşekkür edeyim?’ diye düşünenlerin sayısı da arttı gibi…

Ama bunu unutmayan, hatta ‘takdir’ olarak gören ve kabul edenlerimiz de var.

İşte İzmir ticaretinden, İzmir insanından, İzmir esnafından bir örnek…

 

*- ANINDA BİLGİLENDİRME

 

İzmir Ticaret Odası’nın 52’nci grup üyesi, ‘Açıkhava Reklamcılar Derneği (ARED)’ Başkanı Ahmet Özdemirel geçen hafta, Meclis Üyesi Filiz Avcı Belet’e hayatının belki de en güzel armağanını ‘teşekkür belgesi’ gönderdi…

Filiz Avcı Belet kimdir?

Belirttiğim gibi İzmir Ticaret Odası Meclis üyesidir.

Yaptığı konuşmalar ve sunumlarla, aynen İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu gibi bağlı olduğu daha doğrusu kendisini İTO Meclisine oylarıyla getiren, ‘reklamcılık, kamuoyu araştırma, Açıkhava reklamcılığı ve organizasyon Grubu Meslek Komitesi Başkanı’ görevini başarı ile sürdürüyor.

Nereden mi biliyorum?

Tüm esnaf ile paylaştığı bilgileri, sorunlarla ilgilendiğim için bana da gönderme nezaketinden…

Özellikle şu pandemi süresinde kabul edilen, çıkan, yayınlanan genelgeleri anında tüm esnafa göndererek bilgilendiriyor.

Yani kulaktan dolma bilgi değil!

Doğrudan kaynağından alınmış…

Bir gün ben de kendisine bilgilendirmeleri için teşekkür mesajı çektim ve ‘Acaba senin karşılık beklemeden yaptığın hizmetinden yararlanan var mı? Bizler okumayı sevmeyiz, bu nedenle okuyan oluyor mu?’ diye sordum…

‘Yaşar Bey inanan hemen herkes dönüyor…’ dedi.

‘Dönüyor!’ dediği, ‘arkasını dönüyor!’ anlamında değil…

Yani bir şekilde okuyorlar, görüşlerini anlatıyorlar ve yönetici olarak yapılmasını istediklerini belirtiyorlar.

Buna ‘olumlu dönüş’ deniliyor…

‘Bir meslektaşımızın, bir esnafımızın, bir insanımızın küçük bir hata nedeniyle ağır ceza almasına gönlüm razı olmuyor, olamaz!’ diyor…

‘Teşekkür Belgesi’ ni merak edip araştırdım…

Açıkhava Reklamcılar Derneği (ARED)’ Başkanı Ahmet Özdemirel, üyelerinin tamamının düşüncesini şöyle açıklıyordu:

‘İçişleri Bakanlığından yayınlanan 29.04.2021 tarihli, ‘Görev Belgesi Düzenlemesi’ konulu genelge sonrasında, tam kapanma döneminde sektörümüzde faaliyet gösteren firmaların da muafiyet kapsamında bulunacak NACE faaliyet kodu listesinde yer alması konusundaki girişimlerimize verdiğiniz destek için teşekkür ederiz…’

Bu ne demek?

Birçok başkan ve yönetici gibi makamında oturup duymazdan görmezden gelmediğinin resmidir, belgesidir…

Ender gördüğümüz bu ‘Teşekkür Belgesi’ için Filiz Avcı Belet şöyle diyor:

‘Bu belgenin şahsıma gönderilmesinde değerli üyelerimizin katkılarının ne kadar büyük olduğunun bilincindeyim. Bundan sonrada göstereceğiniz bu birlik ve beraberlik içinde; hep beraber daha büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum.’

İzmir’de beklediğimiz, hasret kaldığımız ‘birlik ve beraberlik’ işte budur…

Yerim doldu ama şunu da ekleyeyim:

Filiz Avcı Belet bir ara İzmir’in köklü kulüplerinden ‘Ülküspor’un da yönetiminde Başkan Yardımcısı idi…

Ülküspor’u futbol maçlarına o çıkarırdı…

Şimdi Kulüp Başkanı kadınlarımız var ya Filiz Hanım bu işte de ilklerdendir…

 

*- OLMAZ, OLAMAZ…

 

Yine söylemeden edemeyeceğim..

İzmir Ticaret Odası’nın ticaret sicilindeki kaydı ve logosu yani kısaltılmış adı; İTO’dur..

Daha düne kadar da giriş kapısında da ‘İTO’ ve ‘İzmir Ticaret Odası’ yazıyordu…

Kompleksten mi nedir,  bir süredir ‘İTO’ yerine ‘İZTO’ kullanılıyor…

Neymiş efendim, ‘İstanbul Ticaret Odası’ kullanıyormuş ‘İTO’ logo ve kısaltılmışını…

Bize ne be kardeşim; İstanbul Ticaret Odası ‘İSTO’ olsun…

Biz onlardan daha eski ve köklüyüz…

*-

 

 

Bir yanıt yazın

Top