Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > AKP seçim istemiyormuş! YAŞAR EYİCE

AKP seçim istemiyormuş! YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

En fazla ‘seçim gaflarını’ kim yapıyor?

Okuyucularım hemen yanıtını vermiştir.

Yalnız biz mi, yabancılar bile söylüyor.

İngiliz Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler yaklaşırken ‘her gün yeni bir gaf’ yaparak muhalefetin elini güçlendirdiğini öne sürdü,

Times’a konuşan uzmanlar ise, 24 yıllık sağ kolu Erol Olçok’un darbe girişiminde hayatını kaybetmesi sonrası ‘Erdoğan markasının çöktüğü’ yorumunu yaptı.

Özetle; ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir popülizm ustasının böylesine ahenksiz bir seçim kampanyası yürütüyor olması şaşırtıcı. Erdoğan Diyarbakır mitinginde sözlerini unutmuş gibiydi. Londra’da yatırımcılara yaptığı vahim konuşmalar liranın ani düşüşüyle sonuçlandı. Taksicileri hoşnut etmek için Uber’i yasaklayarak şehirli seçmenleri yabancılaştırdı.’ yorumu yapılıyor.

Daha çok var ama tekrarlamaya gerek yok!

*- Mizahı seviyoruz

Ancak birçok seçmeni ilgilendirdiği için Times’ın izlenimlerine biraz daha yer vereyim:

‘Medya üzerinde neredeyse tam kontrol sağlayan Erdoğan, yine de rakiplerinin gölgesinde kalıyor.

Seküler aday Muharrem İnce Erdoğan’ınkiyle boy ölçüşen bir ince mizah ve karizmaya sahip.

Cazibeli milliyetçi aday Meral Akşener ise Google’da cumhurbaşkanlığı sarayından bir dizi bedava oda ilanı verdi ve internet kullanıcıları AKP’yi arattığında karşılarına çıkıyor.’

*- En büyük koz!

Erdoğan’ın kozu ne söyleyeyim:

Ama bu sorunun yanıtı olarak, Hükümetten son dakika açıklamasını, ‘Her an her şey bölgede

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ‘Savunmadan ziyade taarruz politikasını hayata geçirdik. Şu anda Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonlar var. Bunları uluslararası hukuka uygun yapıyoruz.  Bu operasyon devam ediyor, devam edecektir.

Her an her şey bölgede olabilir’ dedi.

Bu sabah televizyonda konuşan Tuğrul Türkeş’i dinlediniz mi bilmiyorum:

Kürt aşiret reislerinin kendisini daha önce aradığını ve ‘destek’ istediklerini açıkladı.

AKP’li Kürtlerin PKK’ya karşı istediklerini fazla açıklamadı ve ‘Geride kaldı’ diyerek konuyu kapattı.

Seçimi de Erdoğan’ın istemediğini anlattı.

Bu arada ben İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın bir görüşünün de, ‘kurtarıcı’ olarak Erdoğan’a yaradığını anımsatayım:

Başta Amerika, İngiltere ve AB’nin yetkililerinin söylemleri , davranışları ve faaliyetleri ile ‘kontra atak’la, başta kalmasını istedikleri AKP ile onun başkanına destek çıktıklarını belirtip, hatırlatayım…

Örneğin şu Avusturya’nın biri Türk 7 camiyi kapatıp, imamlarının ülkelerine dönmelerini, seçimlere bu kadar kısa kala yapmasının nedeni sizce ne olabilir?

El güçlendirme cabası olmaz mı?

Bu konuyu da yalnız başına ele alacağım!

*-  Şaşırtan yalanlar!

Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış!

Geçekten doğru bir söz..

Birileri konuşuyor, atıyor tutuyor…

İnanıyorsunuz..

Çünkü gözünüzün içine bakarak söylüyor…

Ama o da ne, yatsıdan önce haberlerde, bir iki kişi ya da kanal da olsa, söylediklerinin doğru olmadığını görüyorsunuz…

Görüyoruz, çünkü filmi ya da yeni adıyla videosunu oynatıyorlar.

Ama  bir bakıyorsunuz, kader  olmasa da, bir noktada yol arkadaşı çıkıyor ve hiç çekinmeden, ‘yok canım’ diyebiliyor..

‘Yok canım’ dedim ama aslında ‘yalancı!’ diyor…

Birkaç örnek de veriyor…

Ama sözlerinin devamı düşünmemize yardımcı olmalı…

‘Körü körüne inananlar da var..’

Yani yanlışı, hatayı doğru olarak kabul ediyoruz.

Demek ki bizler bu konularda daha yolun başındayız, kimbilir daha neler neler duyacağız?

Çok meşhur, daha doğrus çok zengin birisi ölmüş…

Ölünün arkasından konuşulmaz ya,  ama öyle olmadı…

Baktım, iyi şeyler ya da kötü sözler edilmese de, ‘Bana ne?’ gibi umursamaz tavırlar…

İzmir’de bir ara 80-90 kişi defnediliyordu…

Sonra bu sayı 200’e ulaştı…

Tabii ki nüfus artınca böyle oluyor.

Bir çocukken. ‘Bir kişi ölünce, yerine biri doğar!’ derlerdi…

Şimdi yanlış teori olduğunu öğrendik…

Baksanıza nüfus nereden nereye geldi?

İzmir’in nüfusu 1960’lı yıllarda 300 bin civarındaydı…

Şimdi ise 4,5 milyonu aştı…

Çoğu kişinin henüz muhtarlarda kaydı bile yok….

Yani İzmir’de yaşamalarına rağmen resmi kayıtları bulunmuyor.

Bunu bilmeyen yok!

Yasalardan, şunlardan bunlardan söz etmeyeceğim…

Birçok kişi de oy kullanmayacak!

Neden mi?

Savcılık, ya da polisin veya resmi makamların aradığı kişiler genelde oy kullanırken pusu kurularak yakalanır…

Bunu bilenler var…

Bilmeyenler ise gazetelerde 25 Haziran’da okursunuz, ‘yakalandılar!’ diye…

Bir gazeteci arkadaşım yazmış, ‘Durakta otobüs beklerken, arka arkaya dört çekici geçti!’ diye…

Yani sitem ediyor…

Ben de her zaman söylüyorum:

En ciddi çalışan,  sıcağa ve soğuğa aldırmayanlar bunlar, diye…

Asında gerçekten merak ediyorum, şu ‘Vakıf’ adı altında haklı haksız neyse onlarca aracı çekenler, yevmiye ya da aylık mı alıyorlar?

Ya da prim usulü mü çalışıyorlar?

Kaç kez gördüm; kırmızıda geçtiklerini, yoğun trafikte kaldırımdan giderek görevlerini yaptıklarını, hatta şikâyet bile etmiştim, ‘dönülmez!’ işaretine rağmen, kuralı ve kuralları hiç saydıklarını…

Ama bu işten kaç kişi ekmek yiyor…

Hatta devletimizin kazancı da oldukça yüksek, bütçedeki delik bile bu sayede kapatılıyor, ya da küçültülüyor.

Deminden beri yazıp yazmamakta kararsızdım ama dayanamadım:

Ödemişli bir gazeteci büyüğümüz vardı, rahmetli İrfan Türkesever!

Türkiye’de bir zamanlar, yani 1960’dan önce en ünlü ve tirajı yüksek Yeni Sabah Gazetesi vardı…

Tabii ben de okuduklarımdan ve sağlam kaynaklardan bildiğim kadarıyla yazıyorum..

İşte bu gazetenin en acar muhabiri idi İrfan Ağabey, sonra Hürriyet’e geçti…

Kıbrıs olayları anlatan, hani eşi ve çocukları EOKA’cı Rumlar tarafından katledilen subayımızın evindeki görüntüleri çeken ve ‘mücahit’ olarak da vuruşan ağabeyimiz İrfan Türksever…

Ertuğrul Kale, yerini alıncaya kadar Hürriyet’in Ege temsilciliğin yapan İrfan Ağabey, hiçbir zaman vefat eden bir ünlünün arkasından bir iki cümle yazmadı…

İsteyen meslektaşlarına ya da yetkililere, ‘Ben onun cibilliyetini biliyorum, Nasıl iyi diye methiye düzerim?’ derdi mealen…

Ama görüyorsunuz, biliyorsunuz…

Adam namussuz, sahtekâr, mazlumun ahını alarak, onu bunu, hatta devleti dolandırarak çok zengin olmuş…

Birileri gibi bu kişiyi nasıl met eden, ‘Fakir babası’ idi, ya da ‘Büyük hayırseverdi’ desin?

Demezdi ve bu dünyadan demeden gitti…

Şimdi nerede böyle büyüklerimiz, ustalarımız?

Bu güzel tatil günü bunları yazmak istemezdim, ama gelişmeler, duyduklarım bunları doğaçlama yazmama neden oldu…

Salı günü yine hem nalına, hem mıhına devam edeceğiz…

***-

GÜNCEL

*- Korkusuzlar arttı…

Okuyucu mektuplarına önem veriyorum.

Bir okuyucum da, geçenlerde yazdığım (Aliağa- Foça- Dikili )  yazıma katkı olabilir diye şunları yazmış:

‘Petkim’ le ilgili küçük bir bilgi notum var;

Aslında siz de PETKİM’in sayfasında bunları bulabilirsiniz.

Demir Çelik,  Petkim… Bunların, hepsinin İzmir deki karbon emisyon yüzdesine hatırı sayılır katkısı var.

Petkim’in  web sayfasında  (çevre vre ile ilgili bölümünde )  şu var ;

Türkiye’de ‘Karbon Saydamlık Projesi (CDP)” 2010 yılında Petkim’in de aralarında olduğu İMKB -50 endeksine dahil 50 şirketin, karbon salımlarını ve iklim değişikliği ile ilgili politikalarını açıklamaya davet edilmesi ile başlatılmıştır.

Petkim 2010 yılında bu davete ilk olumlu cevap veren şirketler arasında yer alarak bu alanda öncü şirketler arasına girmiştir.

Ekte gönderdiğim slayt eskiden açılış sayfasında vardı. Şimdi bundan söz etmiyor. Şimdi çevre ile ilgili başka mesajı var..’

Bundan sonrasına ambargo koydum…

Çünkü araştırmasını yapmadım…

Yani vatandaşlar iyi takipçi…

Zengin fakir, ya da büyük- küçük ayırımı yapmıyor, bazı yetkililer gibi…

*-

 

Yaşar EYİCE
0532 781 95 18
Twitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311

Bir yanıt yazın

Top