60’lı yıllar / ESAT ERÇETİNGÖZ Genel by admin - 9 Aralık 20249 Aralık 20240 Sosyal Medyada Paylaş60’lı yıllar. Basmane Semti’ndeki Yıldırım Kemal Bey İlkokulu’na gidiyorum. Doğup büyüdüğüm ev hemen okulumun yanındaki 965 Sokak Kadıavlusu çıkmazında 4 numara. Rahmetli Babam trenci Fikret Şerif ve ev hanımı rahmetli annem Bilen en büyükleri ben olan 4 oğlanı okutup yetiştirmek için dişini tırnağına takmış var gücüyle savaşıyor. O zamanlar henüz televizyon yok. Transistörlü radyolar var. Ama çok pahalı ve lüks olduğundan o da bizde yok. Koca Kadıavlusu’nda sadece Konyalılar diye tanınan arkadaşım Hüseyin Aktuğ’ların evinde var. Dün gibi hatırlıyorum TRT radyosunda şimdiki dizilere taş çıkartan “Arkası Yarın” isimli radyo tiyatrosu var. Allahtan bugün olmayan iyi komşuluk diye bir kavram var o günlerde. Her Cuma çıkmaz sokakta oturan komşularımızla birlikte Konyalılara gidip radyodan gözümüzü kapatıp sanki yaşar gibi tiyatro dinlediğimizi. Bozkurt Kuruç, Ayten Gökçer’in sesleri hala kulağımda. Çıtlatılan çiğdem çekirdekler, demlenen çaylar. Sanki Kadıavlusu tiyatrosu. Ama benim hiç aklımdan çıkmayan bir proğram daha var. “Dünyaya Açıılan Pencere” Mozartın 40. Senfonisi eşliğide sunulan dünyada haberler. Pür dikkat dinlerdim kulağımı radyoya dayayıp. Gazeteci olacağım o zamandan belliydi anlaşılan. Bağışlayın. Sevgili meslektaşım Atilla Köprülüoğlu ile birlikte ziyaret ettiğimiz Milli Kütüphane’de Vakıf başkanı sevgili dostumuz Ulvi Puğ’un odasında yıllar sonra transistörlü radyoyu görünce ve Atilla “Ağabey dur bir fotoğrafını çekeyim” deyince yukarıda paylaşmaya çalıştığım anılarım canlandı birden. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share