SENİ ÖYLE ÖZLEDİK Kİ / BAHA AKINER KÖŞE YAZARLARI by admin - 3 Haziran 20235 Temmuz 20230 Sosyal Medyada Paylaş1 gün yeter mi ya anlatmaya ya; gün, Nâzım dostlar… Hasan Hüseyin’in dizelerindeki gibi: “…Yıllar var ki ter içinde, Taşıdım ben bu yükü! Bıraktım acının alkışlarına, 3 Haziran 63’ü…” Tam 60 yıldır taşıyoruz bu yükü ve özlüyoruz Usta’yı. Şiirlerine, dizelerine, bize miras bıraktığı mücadelesine tutunuyoruz sadece… Nâzım ki; su gibi akar gider şiirleri, coşkuludur da olabildiğince ama derinlerinde ne anlamlar, yaşanmışlıklar, yarım kalmışlıklar, insana-can’a dair beklentiler var… Yani dostlar: Zordur Nâzım’ı anlamak! Bile isteye derinlerinde boğulmak. Ben okudukça anlamaya çalışanlardan, çabalayanlardanım… Oku oku bitmeyen şiirleri ve hikâyesi ile mavi gözlü bir dünya devi, Nâzım… *** Nâzım’ın şiirini anlamak ya da üstüne konuşmak için, O’nun gerçek yaşamını da bilmek gerekir. Şiirinin esin kaynakları, kendi yaşadıklarıdır. Yaşamı ile şiiri iç içedir Usta’nın… Yurtsever, hümanist ve hep kara sevdalıdır Nâzım… Davasına, toprağına ve kadınlarına Aşk’la; inandıklarına, sevdiklerine ve insanlarına hep coşkuyla bağlanmıştır… Buna; hasret çektiği oğlunun adını verdiği, kuşu Memo da dâhildir mesela… Yüreği Sevgi dolu bodrum escort insanlarda; hasret, olabildiğince ağırdır. O’nu görmek ister hep; yüreğine-tenine dokunmak, Sevgi’sini göstermek, gözlerinde boğulmak… Hasret çekenin adı Nâzım’sa, şiir yazmak… Yıllarca süren hapislik; üstelik son derece haksız ve hukukun çiğnendiği bu hapislik, O’nun sağlığını da ciddi bir şekilde bozmuştur… Şiirlerinde ve mektuplarında da yer alan; bacağının siyatik ağrısı, karaciğeri, midesi ama en önemlisi kalbinin “infakt”ı… 3 Haziran 1963’te, Moskova’da, kalp krizi geçirerek yaşama gözlerini kapar. Kalp krizi geçirip ölür ama kalbinin yetmezliği sadece fiziksel değildir. Her şair gibi; hassas kalpler durağında, sızı’m sızı’m sızlayan yüreğiyle, ince hastalığa yakalanmıştır Usta… Aşırı duygusaldır… “Sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım. Şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile. Aldattım kadınlarımı, Konuşmadım arkasından dostlarımın…” diyecek kadar kıskançtır kadınlarına, aldatacak kadar da coşkuludur yüreği her daim… Sıra dışıdır; Sevgi’yi sever, Aşk’a âşıktır… Dürüsttür, dostluklara önem verir… Kalbi üçe bölünmüştür âdeta: 1) İnsanlık meselesi. 2) Vatanı ile partisi. 3) Aşk’ı, Aşk’ları. Yani hayatının özneleri, kadınları… Diğerleri zaten tektir de, kadınları benim bildiğim 13 tanedir… Yani bildiğim diyorum size, belki çok daha fazlasıdır dostlar. Bilirsiniz Usta, çapkındır… *** Buyurun size, tam da ölüm yıl dönümünde Usta’nın kadınlarından biri, Vera ve adına yazdığı şiiri: VERA’NIN UYKUDAN UYANIŞI Uyandın gülüm! İskemleler uyandı. Köşeden köşeye koşuştular… Masa da öyle… Doğrulup oturdu kilim. Nakışları açıldı, katmer katmer… Ayna, seher vakti gölü gibi uyandı. Açtı kocaman mavi gözlerini pencereler… Uyandı balkon. Toparladı bacaklarını, boşluktan… Tüttü karşı damda bacalar. Kaldırımlar, akasyalar ötüştü… Bulut uyandı. Attı göğsündeki yıldızı odamıza… Evin içinde, dışında uyandı aydınlık. Doldu saçlarına senin; Dolandı çıplak beline, ak ayaklarına senin… Gülüm çıkar yataktan; bir kayısı gibi çıplak, Mavi afişteki güvercin gibi aktır sabah karanlığında…” Boşuna denmemiş, ‘Bir dünya ozanı, şiirin şâhı’ diye… Gün, Nâzım dostlar. Buyurun Güney gazetesindeki köşemden takdimimdir. Siz kıymetli dostlarıma en içten selam ve Sevgi’lerimle… Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share