Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > Parmağa mürekkep sürülmeli mi? YAŞAR EYİCE

Parmağa mürekkep sürülmeli mi? YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

Şimdi gözeri İzmirlilerin cepleri…

*- Artık şu suçlamaları bırakalım…

*- Otizmli çocuklar ve aileleri adeta süründürülüyor

*- Seçimde eskiye dönüş olabilir mi?

*-

İstanbul yetmeyince, gözlerini İzmir’e dikenler çoğaldı.

Bunların birçoğunu yakından tanıyorum, çünkü konuşmalarını takip ettim.

İzmir’e gelen ‘Güzel şehir’ diyerek övgü düzmeye başlıyorlar…

Mühim olan güzel sözcükler sayesinde İzmir’de kazançlarına kazanç eklemek.

Fenerbahçe’nin sürekli başkan adaylarından olan ama hep gerilerde kalan, yani bir türlü öne çıkamayan Sadettin Saran bir süre önce İzmir’de İstanbul’da olduğu gibi ‘trafik radyosunu’ kurdu…

Şunu söyleyeyim:

Radyo yayını yapmak şu anda en kolay ve ucuz iş…

Bir de popüler bir ismin varsa korkma….

İzmir’de radyoculuk yapan o kadar insanımız var, hepsi zarar etti.

Neden?

Sahip çıkmadık da ondan…

Az önce öğrendim:

Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı Turgay Büyükkarcı, kulübün son durumu, mali tablo, stat sorunu ve projeler hakkında Radyo Trafik İzmir’e özel açıklamalarda bulunmuş.

Canlı yayında Hakan Taşyaran’ın sorularını yanıtlayan Büyükkarcı’nın basketbol takımıyla ilgili kullandığı ‘Biz göreve gelmeseydik basketbol takımımız şu anda olmayacaktı.’ ifadesi dikkat çekti.

Çevrenizdekilere sorun bakalım bu radyodan haberi olan var mı?

Belli kişiler kullanılarak, kendilerine hisse çıkarıyorlar.

Onlar da kendilerini mutlu hissediyor.

Öncekilere atmış tutmuş bu yönetici…

‘Biz olmasaydık!’ diye konuşmasına başlayana ‘Eeee!’ diye konuyu açmasını beklemek lazım..

Bu konuda benim güvendiğim isimlerden biri de Hilmi Osman Damar’la ya da Mehmet Aykırı ile görüşmem lazım…

Karşıyaka şimdi de, Spor Bakanlığından destek bekliyormuş.

Umarım istekleri olur….

Ama benim de bir bildiğim var:

Bugüne kadar hiçbir yöneticinin bir kuruşu bile kulüplerde kalmamıştır.

Çeşitli şekillerle verdiklerini, fazlasıyla aldıklarını iddia edenler olmuştu, yıllardır…

*-

Bir süredir bazı okuyucularımız, ‘yaşar, gönül rahatlığıyla oy kullanmak için sen de bize katıl’ diyorlar…

Söyledikleri şu:

‘Seçimlerde parmağa mürekkep sürme işlemi 2009 yerel seçimlerine kadar mevcut iken, 2010 genel seçimlerinde topyekun kaldırılmıştır.

Evet eskiden parmağımız boyanıyor, çıkmıyor diye şikayet ederdik ama mükerrer oy olaylarının önüne geçilebiliyordu.

2010 seçimlerinde yoktu bunu tamamen kaldırdılar…

31 Mart’ta yapılacak seçimlerin daha güvenli olması için parmak boyama sistemi yeniden uygulanmalıdır!

Çünkü,  geçmişte bazı yerlerde sandıktan seçmen sayısından fazla oy çıkmıştı.

Hiçbir olumsuzluğa sebebiyet vermemek ve parmak boyama sisteminin tekrar uygulanması için siz de bize destek olun!’

Aslında iş işten geçmiş değil…

Ama büyüklerimiz, daha doğrusu Yüksek Seçim Kurulu belki vatandaşın isteğine umarım duyarsız kalmaz.

*-

Madem okuyucularımızın istek ve dileklerine öncelik tanıyoruz, devam edelim:

‘Merhaba, ben Melek Taşkın, 30 yaşında bir anneyim ve bu kampanyayı 6 yaşındaki otizmli oğlum Kaan Göktuğ ve onun durumundaki tüm çocuklar için başlatıyorum.

Oğlum Kaan otizmli ve hayat bizim için daha zor.

Şimdi hayatımızı en azından bir konuda kolaylaştırmak için desteğinizi istiyorum.

Otizmli bireylerin eğitim ve sosyal yardım alabilmelerinin birinci şartı zihinsel engelli raporu alabilmesidir.

Otizmliler zihinsel engelli değildir ama bize verilen rapor başlığı bu.

Bizim için bu süreç maalesef tam bir işkence.

Randevu alabilmek bile 2 ay sürüyor.

Oraya gittiğimizde ise saatlerce bekliyoruz.

Bu sürede nöbet geçiren, krize giren bu çocukları zapt etmeye çalışmak ve etraftan gelen kınayıcı bakışlarla muhatap olmak bizleri psikolojik anlamda gerçekten zorluyor.

Bu kampanyanın amacı,  alınan bu raporun sürelerinin yaşam boyu olması.

Ne yazık ki hastaneler tarafından verilen engelli raporlarının geçerlilik süresi 1 ya da 2 yıl oluyor.

Yani bizler çocuklarımızla birlikte her sene aynı zorlu süreci yaşamak zorundayız.

Bu yüzden erkeklerde askerlik konusunda da sıkıntılar yaşanıyor.

Evde kaçak saklanıyor diye evine baskın yapılan aileler mevcut, halbuki aileler devamlı rapor sahibi olsalar ve bu raporlar TC kimlik numarası üzerinden devletin tüm kademelerinde iki tuşa basılarak görülebilse aileler çok rahat edecekler.

Ayrıca bu çocukların kaydı normal okullara çıkıyor ve biz aileler gerekli düzeltmeleri yapana kadar özel eğitim sınıfındaki kontenjan doluyor.

Yani bu uygulama yüzünden yaşadığımız sorunlar bitmek bilmiyor.

Ben, 6 yaşında otizmli bir çocuğun annesi olarak çözümü çok basit olan bu konuda sizlerin yardımını rica ediyorum.

Hem kendi oğlum hem de onun durumundaki binlerce çocuk için gelin bu uygulamanın neden bizlere zarar verdiğini Sağlık Bakanlığı’na birlikte anlatalım.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Melek Taşkın…’

*-
— 
Yaşar EYİCE0532 781 95 18E-Posta:yasar.eyice@gmail.comve yeyice@mynet.comTwitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311

Bir yanıt yazın

Top