Buradasınız
Anasayfa > Genel > ÖZEL MUAMELE’ OLUR MU? / YAŞAR EYİCE

ÖZEL MUAMELE’ OLUR MU? / YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş
Doğan Prepol, ‘Milletin vekillerine özel muamele! Adalet nerede?’ diye soruyor.

Aklıma geçenlerde, Feyzi Hepşenkal’ın aklımdan geçenleri kaleme aldığı ve benim de ‘imzamı altına atarım’ dediğim yazımı getirdi.

Artık milletvekillerine eski-yeni bakmadan, hepsine ‘trafik cezası’ muafiyetinin geleceği ve geldiği haberi idi.

Yazmıştım;

Zaten milletvekili ya da danışmanlarının kullandığı araçlara yazılan, ne bileyim radardan tutun da hatalı parka kadar tüm cezaların TBMM’ye gönderildiğini ve ödemeyi devlet adına oradan yapıldığını…

Bunlar bildiklerimiz, duyduklarımız…

Şimdi geleyim, Doğan Prepol’un, benimle paylaştığı, ‘Milletin vekillerine özel muamele, adalet nerede?’ yazısına…

Önce hikâyeyi, ağzından öğrenelim;

 

*- RANDEVU ÜZERİNE

 

‘Geçtiğimiz günlerde, gözlük numaramın değişmesi nedeniyle şehir hastanesinden randevu aldım.

Yaklaşık bir ay sonra randevu günüm geldiğinde hastaneye gittim, doktor katarakt teşhisi koydu ve gözlük camlarımın değişmesi gerektiğini söyledi.

Reçeteyi alıp bir gözlükçüye gittim.

Gözlükçü, seçeceğim camların fiyatının 10 bin TL ile 17.500 TL arasında değiştiğini söyledi.

Ben de 17.500 TL’lik camları seçtim.

Ancak, SGK’nın gözlük camları için ödediği miktar sadece bir cam için 50 TL idi.

Yakın uzak aynı camda olursa 100 TL bir cam 100 Tl ikinci cam için toplam 200 TL ödüyor.

Çerçeve içinde 100 TL ödüyor ne kadar çok ödüyor değil mi?

Yani, gözlük camlarımın tamamını neredeyse kendi cebimden karşılamak zorunda kaldım…’

 

*- ARADAKİ BÜYÜK FARK

Doğan Prepol da, milletvekillerinin gözlük camları için ne kadar ödeme aldığını merak edip, internette araştırmış.

Sonuç bakalım sizi şaşırtacak mı?

Öğrendiğine göre,

Milletvekillerinin sadece bir gözlük camı için aldıkları ücret 2 bin 272 TL, çerçeve için ise bin 298 TL.’

Yani, bir milletvekilinin gözlük masrafı,  emekli vatandaşlarınkinden kat kat fazla…

Bence bu rakamlar da önceki yıllara ait.

Hatta işin ‘kaçak’ yanı da var.

Örneğin milletvekili bir günlüğüne hastanede yatıyor görünür kağıt üzerinde, sonra kuruşuna kadar tüm ödemeleri biz yaparız.

Zaten bizim için gece gündüz koşuşturmuyorlar mı?

‘Helal olsun, hemşerimize!’ deyip geçeriz.

Fakat Doğan Prepol gibi bir soru da aklıma takıldı, ‘Acaba kaç milletvekili bizim hemşerimiz? Hatta bunu kentimizden seçilenler için de sorabiliriz.

Çünkü milletvekili yasaya göre sadece şehrinin değil tam Türkiye ve ulusun menfaatlerini korumakla görevli…

Bu da çıkarılacak yasalarla sınırlı da değil…

Sadece seçilsin ve gözümüzün içine bakarak yemin etsin yeter

 

*- TEK AYRICALIK

İçimizden biri Doğan Prepol, şimdi soruyor!

‘Bu adalet mi?

Milletin vekilleri, halkın büyük bir bölümü asgari ücretle geçinmeye çalışırken, emekliler açlık sınırının altında yaşamaya çalışırken, bu kadar ayrıcalığa sahip olmalı mı?

Milletvekilinin tek ayrıcalığı kürsü dokunulmazlığı olmalıdır.

Ancak, maaş ayrıcalığı, gözlük ayrıcalığı, trafik cezası ödememe ayrıcalığı, emekli maaşı ayrıcalığı, tedavi ayrıcalığı gibi saymakla bitmeyen ayrıcalıklara sahipler.

Allah buna razı mı?’

Bence biz kullar ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da pek razı değiliz, bu büyük ayrıcalıklara…

Bir düşünür ne demiş?

‘Gelişmiş ülkelerde, iktidarlar toplumun refahı için çalışırken, gelişmemiş ülkelerde ise toplum iktidarın refahı için çalışır…’

Bu söz, durumu çok güzel özetliyor değil mi?

Unutmayalım ki, bu ayrıcalıklar bizim vergilerimizle finanse ediliyor.

Artık bu adaletsizliğe dur demenin zamanı gelmedi mi?

Partilerin genel başkanlarına ve hatta milletvekillerinin kendilerine soruyoruz, bu soruyu,,,

 

*- CANLARI PAHASINA

 

Doğan Prepol, soyadından anladığınız gibi Balkan Türkü…

Ulusumuz için, tarihimiz için büyük mücadelede canlarını hiçe sayanların torunu…

Şimdi ‘yanlış yönetimler’ ya da ‘Türküm’ diyenlere yapılan zulümlerden söz etmeyeceğim.

Ama bazı tarihi bilgileri paylaşmak istiyorum.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Kuruluş dönemi 11, Yükseliş dönemi 34, Duraklama Dönemi 82, Gerileme dönemi 48 ve Çöküş dönemi 117 olmak üzere toplam 292 sadrazam ataması yapıldı.

Birden fazla aynı göreve gelen sadrazamlar sayılmazsa, toplamda 218 farklı isim Osmanlı Sadrazamı olarak görev yaptı.

Osmanlı İmparatorluğu 623 sene hüküm sürdü.

36 padişah görev yapmış bazıları birden fazla sürelerle görev yaptığında toplamda 39 defa padişahlık cülusu ve toplam 292 defa sadrazam ataması yapıldı.

En uzun süre sadrazamlık görevini 1364-1387 yılları arasında toplam 22 yıl süreyle Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa yaptı.

En kısa süre sadrazamlık görevini, 5 Mart 1656 tarihinde 4 saat süreyle Zurnazen Mustafa Paşa yapmıştı.

En fazla sadrazam atamasını,18 sadrazamla IV. Mehmed yaptı.

En az sadrazam ataması 1 sadrazamla I. Bayezid’dir.

En fazla sadrazamlık görevine 9 kez atanan Mehmed Said Paşa’dır.

 

*- ÖNÜMÜZE ÇIKAN TABLO

 

292 Osmanlı Sadrazamı’nın etnik dağılımına baktığımızda, önümüze şu tablo çıkıyor:

Türkler: 140 kişi (%48) ile en büyük grup.

Arnavutlar: 49 kişi ile ikinci sırada yer alıyor.

Boşnaklar: 20 sadrazam ile dikkat çekiyor.

Diğerleri:

Gürcüler, Abazalar, Rumlar, Sırplar gibi birçok farklı millet.

Tüm Osmanlı tarihi boyunca, Osmanlı Sadrazamı içerisinde sadece 1 Laz, 2 Arap Sadrazam var. Kürt ise yok.

Cumhuriyet tarihini ise yakından biliyoruz.

Kurulan hükümetlerdeki bakanları ve seçilen milletvekillerini de…

Meraklısına belki yararım olmuştur, bunları naklederek.

 

*- GÖZ ATALIM

 

Şimdi konuyu bir başka yönden alalım!

Tarihten bu güne alacağımız derslerden, örneğin, ‘Rumeli’den yükselen Osmanlı Sadrazamları’na bir göz atalım;

Osmanlı İmparatorluğu, Rumeli’den (Balkanlar) gelen yetenekli devlet adamlarıyla yönetim tarihine iz bıraktı.

Rumeli’nin kültürel zenginliği ve Osmanlı’nın kapsayıcı yönetim anlayışı, imparatorluğun gücünü pekiştirdi.

Rumeli, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim kadrolarına;

Arnavut, Boşnak, Sırp, Bulgar ve Pomak kökenli birçok önemli isim kazandırdı.

Bu bireyler, Osmanlı’nın çok kültürlü yapısının bir sembolü oldu.

Az önce belirttiğim; 292 Osmanlı Sadrazamı’nın etnik dağılımına baktığımızda ne demiştik?

Türkler: 140 kişi (%48) ile en büyük grup.

Arnavutlar: 49 kişi ile ikinci sırada yer alıyor.

Boşnaklar: 20 sadrazam ile dikkat çekiyor.

Şimdi devam ediyorum:

Balkan halklarından gelen devlet adamları, liyakat ve yetenekleriyle ön plana çıktı ve Osmanlı’nın idari gücüne önemli katkı sundu.

 

*- RUMELİ VE MODERN YÖNETİM

 

Osmanlı’nın Rumeli’den gelen sadrazamları, çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerinin tarihsel bir örneği.

Bugün, çok kültürlü yönetim anlayışı modern organizasyonlar için hala bir ilham kaynağıdır.

Araştırmacılar, şu soruların yanıtlarını da alarak, gelecek nesillere doğru bilgileri aktarmanın peşindeler;

Osmanlı’da Rumeli kökenli sadrazamlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu çeşitlilik imparatorluğu nasıl şekillendirdi?

Tabi bu soruların yanıtını da, sadece okumayı bilen ve sevenler yanıtlayabilir.

Sadrazamların etnik kökenlere göre dağılımını da paylaşayım:

%52.8 Türk (140 sadrazam),  %32.8 Balkan Kökenli (Arnavut, Boşnak, Sırp vb.),  %10.6 Kafkas Kökenli,  %2.3 Ortadoğu,  %1.5 Avrupa…

Dönemlere göre temsili de vereyim:

1299-1453: Türkler %75 ile öne çıkıyor.

1453-1600: Arnavut ve Boşnakların yükselişi dikkat çekiyor.

1600-1922: Çeşitlilik artıyor, milliyetçilik etkileri gözleniyor.

Anlaşıldığına göre;

Osmanlı’nın çok kültürlü yapısını sadrazamlar şekillendirdi.

Onlar, yönetimdeki çeşitliliğin ve kapsayıcılığın birer simgesiydi.

Her okuyucum kendine göre yorum yapabilir.

 

*- AÇIKLAMAYA GÖRE

 

Şimdi günümüze dönelim, aklımda kalan bir durumu söyleyeyim:

Haber ya da açıklama şöyle:

‘İzmir’de ifade özgürlüğü ve gazetecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele eğitimi başvuruları sürüyor!’

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ‘Etik Gazetecilik Projesi’ kapsamında 7 ilde gerçekleştireceği ‘İfade Özgürlüğü ve Gazetecilere Yönelik Ayrımcılıkla Mücadele Eğitimi’ serisine İzmir’den başlıyor.

Eğitimler, gazetecilere yönelik ayrımcılığı ve ifade özgürlüğü ihlallerini ele almak için sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve gazetecilerin kapasitelerini artırmayı hedefliyor.

Belki de ilk okuyuşta ‘Harika!’ diyebileceğimiz, parası da Avrupa’dan gelen bir oluşum…

Bizden beş kuruş çıkmıyor, ama bizden birileri bu işten para kazanıyor.

Zaten bizlerden bazıları zaman zaman ortaya çıkıp ‘Biz şuyuz!’, ‘Biz buyuz!’ diye haykırmıyor muyuz?

Çoğunluğumuz, hatta ben bile zaman zaman ‘Ne güzel?’ diye alkışlayanların yanında yer alıyorum.

Böylece ‘Ayrışmaya- ayrıştırılmaya’ karşı çıkıyorum, çıkıyoruz.

Ama az önce belirttiğim, paylaştığım yazıda ne deniyor?

‘Ayrımcılıkla mücadele!’

Nasıl yani?

Türkiye’de ‘ayrımcılığı’ yaratanlar kimler?

‘Ayrımcılıktan’ yararlananlar da kimler?

Bilmiyor muyuz?

Böyle, bu başlıkla yapılan, yaptırılan ve parası ödenen seminere, toplantılara nedense hep ‘şüphe’ ile bakıyorum, aklımda bir ‘soru’ işareti çıkıyor.

Umarım düşündüğüm gibi değildir, samimiyet ve dürüstlük vardır.

Ama Avrupalılardan bir öneri gelirse mutlaka ve mutlaka şüphe ile karşıladığımı söyleyebilirim.

Herhalde gazeteciler de bunu biliyorlardır, yani yönetici tayfası…

Ben fazla konuşmayacak ve Nadide isimli bir vatandaşımızın bir paylaşımını okumanızı rica ediyorum.

Bakalım siz de benim gibi mi düşüneceksiniz?

Ha sahi unutuyordum, ekleyeyim:

İki gün sürecek ücretsiz eğitim süresince yemek de karşılanacak.

Peki katılanlardan bazıları, yani dezavantajlı kesimler kimlerden oluşuyormuş:

‘kadınlar, LGBTIQ+’lar, inanç ve dil toplulukları, etnik azınlıklar, mülteciler vb.) çalışan STK temsilcileri de başvurabilirmiş…

 

*- BEN ANLADIM, YA SİZ?

 

Nadide Hanım yazıyor:

‘Değerli arkadaşlarım,

Az önce 50 yıllık arkadaşlarımdan birinin abisini kaybettiğini öğrendim. Abisini hiç tanımıyorum. Cem evinden kaldırılacakmış abisi. Bu güne kadar hiçbir arkadaşımın mezhebini merak etmedim.

50 yıllık arkadaşımın da alevi olduğunu bugün öğrendim.

Yine bizim nesille gurur duydum.

Bizlere insanları insan oldukları için sevmeyi öğrettiler…’

İşte Türk kadını ve Türk insanının görüşü ve düşüncesi…

‘Ayrımcılık’ diyenlere anımsatmak istiyorum.

Şunu da belirteyim:

Nadide Hanımın bu paylaşımını aldığımı ve konu ettiğimi bilmiyor.

Biz İzmirliler, hatta Türklerin tamamına yakını böyle düşünüyoruz.

İnsanları olduğu gibi seviyoruz.

Yine Nadide Hanım yazmış:

Dostoyevski bir yazısında;

‘Ya hatalarınla yüzleşir, ya da hatalarınla yüzsüzleşirsin.

Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrırıdır.’ der.

Semahat Akımsar da anımsatıyor:

‘O fareler vardı ya, hani kavalcının peşine takılıp gitmişlerdi.

Onu büyülenmiş gibi takip ediyorlardı hani?

Sonra ne mi oldu?

Kavalcı tümünü suya götürüp, boğdu!’

Semahat Hanım anlatımını şöyle noktalıyor:

‘Bilmem anlatabildim mi?’

Ben anladığımı sanıyorum, ya siz?

 

*- TİCARETTEN MÜFETTİŞLİĞE

 

Önemli bilim insanımız Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ı yakın zamanda kaybettik.

Muazzez Hocamız bir toplantıda, ‘Sümerler’de Kadın’ in anlatırken, neler yaptıklarını da şöyle sıralamıştı:

‘Ticaret yapabiliyor, Doktor olabiliyor, Ebeler sadece kadın, Kadın katipler var, Kadın tek başına tanıklık yapabiliyor, Kadın müfettişler var, Yarı omuzu açık pilili elbiseler veya şeffaf elbiseler giyiyorlar.’

Dahası da var;

‘Kadınlar makyaj yapabiliyor, Kadınların her türlü süs eşyaları, parfüm ve cilt yağları var.

Kadınlar müzik aleti çalıp şarkı söyleyip, dans edebiliyorlar.

Kadınlar cinsellikle ilgili şarkılar söyleyebiliyor, şiirler yazabiliyorlar.’

Şunları da öğrenmiş olduk:

‘Sümerler yazıyı icat eder etmez okullar açıp yazıyı öğretiyorlar,

Hukuki antlaşmaları öğretiyorlar,

Kızlı erkekli matematik, astronomi, geometri öğreniyorlar.

İkinci dil olarak Akatça öğreniyorlar.

Çocuklar bütün gün okula gidiyor ve düzenli tatilleri var.’

Çocuklar okullarda reçete yazmayı öğreniyor.

Müzik dersleri var.’

 

*– EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET

 

Sümerler tabletlerde destanlar, ilahiler, şiirler yazmışlar.

Sümerler hukuka son derece önem vermişler, kanun yapmışlar her şeyi yazmışlar.

Örneğin gümüşde faiz yüzde 30, arpada yüzde 20.

Sümerlerde mahkeme var, hatta yüksek mahkeme bile var.

Sümerlerde kadın erkek eşit ücret alır, kanunu var.

Sümerlerde ‘dişe diş göze göz’ yok. Bunun yerine tazminat var.

Sümerler halkın üzerinden aşırı vergi yükünü kaldırmış, vergide reform yapmışlar.

Sümerler kendilerine ‘Kenger’ diyor.

Kenger Türkistan’da bir bölge adı.

Sümerlerin dili Türkçe.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve diğer bilim insanlarına göre Sümerler aslında Türk…

 

ÖZEL MUAMELE’ OLUR MU? / YAŞAR EYİCE

ÖZEL MUAMELE’ OLUR MU? / YAŞAR EYİCE

 

ÖZEL MUAMELE’ OLUR MU? / YAŞAR EYİCE

Yaşar EYİCE
0532 781 95 18
Twitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311
 

Bir yanıt yazın

Top
son haber nethttps://www.bakirkoyfal.com/konya eskortbahis siteleritekirdağ escortdeneme bonusu veren sitelerholiganbetromabetromabetromabettipobetbetnanojojobetjojobet girişdeneme bonusu veren casino siteleri바카라사이트casibom girişcasibom güncel girişholiganbetholiganbetcasibomonwincasibombetwooncasibomsahabetbetpark girişmavibet girişsekabet girişnakitbahiszbahisbahiscomotobetbetturkeybets10sheratonbetbelugabahis güncel girişcasibomaresbetsosyal forumgrandpashabetbetcioextrabetimajbetmavibetnakitbahisDeneme Bonusu Veren Bahis Sitelerigrandpashabetdeneme bonusu veren sitelergrandpashabetgrandpashabetDeneme Bonusu Veren SitelervaycasinograndpashabetDeneme Bonusu Veren SitelervaycasinonakitbahisGrandpashabetJojobetatlasbetperabetsekabetholiganbet girişcasibombetgarantimariobetsekabet girişdeneme bonusu veren sitelerbetcio girişvaycasinobetcio girişnakitbahistümbetgrandpashabetcasibomcasibom girişdeneme bonusu veren sitelergrandpashabetdeneme bonusu veren sitelerholiganbetbahsegelkonya escortkumar sitelerideneme bonusu veren sitelerdeneme bonusudeneme bonusutürk ifşaHoliganbet girişHoliganbet girişpusulabet1xbetvbetvaycasino girişvaycasino güncel girişrestbetmarsbahisklasbahisdeneme bonusuvaycasinodeneme bonususdsdgrandpashabetsahabet girişholiganbet girişotobetHOLIGANBET1xbetgrandpashabetcasibom