Buradasınız
Anasayfa > İçel Sanat Kulübü > Oscar Wilde 169 yaşında… / Baha Akıner

Oscar Wilde 169 yaşında… / Baha Akıner

Sosyal Medyada Paylaş

Mersin 8. CNR Kitap Fuarı’nın 3. gününden… Kitap dostu nice yürek buluşmalarına tanık oldu ilk iki gün, yine yeniden inanıyorum bize hediye günde nice nice yürek buluşmalarına tanık olacak, an be an hayatı ve güzellikleri paylaşacağız dostlarla…

Şiir olsun hayatınızda; iyi gelir hani, iyileştirir. Yaşayan ve yaşatan da. Hep ve daima…

Bugün bir yazar doğdu dostlar. Hem öyle böyle bir yazar değil. Dünya edebiyatının önemli temsilcilerinden. Oscar Wilde, 169 yaşında…

*****

Yıl, 1968…

“Yaşadığını yazan ile yazdığını yaşayanın, bu şiirini çevirmekle ne iyi ettim!”

Böyle diyordu Özdemir Asaf eşine. Oscar Wilde’ın, Reading Zindanı Baladı’nı Türkçe’ye çevirdiğinde…

“Ama yine de herkes sevdiğini öldürür, bu böyle biline!
Kimi; bunu, kin yüklü bakışlarıyla yapar!
Kimi de; okşayıcı bir söz ile öldürür!
Korkak; bir öpücükle!
Yüreklisi; kılıçla, bir kılıçla öldürür!”

Oscar Wilde’ın, bu muhteşem şiirinin hikâyesi ise şöyle:

Krallık Muhafız Süvari Bölüğü askerlerinden Charles Thomas Wooldridge; 23 yaşındaki karısı Laura Ellen Wooldridge’i, boğazını keserek öldürür…

Mahkemenin suçluya verdiği ceza ise; 7 Temmuz 1896 Salı sabahı, saat 7.45 – 8 arası asılarak idam edilmesi…

Bu cinayetin; o zamanın İngiltere kamuoyunda, geniş etkiler ve tepkiler yaratmasına, bu muhteşem şiir öncü olur…

İngiltere’deki cezaevlerinin; yeniden düzenlenmesine, ceza uygulama sistemlerinin düzeltilmesine ve bu kanunların çıkmasına, bir şiir öncülük eder…

Şiir, sadece şiir değildir dostlar…

Ve hiçbir zaman olmamıştır! Şiir, bir yaşam biçimidir…

*****

16 Ekim 1854’de, İrlanda’nın Dublin şehrinde doğdu Oscar Wilde. Yaşadığını yazan ile yazdığını yaşayan; İrlandalı yazar, şair…

Onun en önde gelen eseri; kuşkusuz kendi, sıra dışı hayatıdır! Ömrü boyunca; dehasını hayatına kattığını, eserlerine ise, sadece yeteneğini koyduğunu söyler…

Röportajlarında da bahsettiği gibi, Oscar Wilde’ı en çok etkileyen kişi; bir doktor olan Sir unvanlı babasından çok, “İnsanların, günah işlemek uğruna yaşamaları gerektiğini” söyleyen annesidir…

*****

Oscar Wilde; Dublin’in Trinity Okulu’nda, gösterdiği başarı sayesinde burs kazanarak, Oxford’un en seçkin kolejlerinden Magdalen’de okumak üzere İngiltere’ye gider…

Okulda antik Yunan ve Roma konusundaki derin bilgisi ve aykırı davranışlarıyla sivrilir…

Okulunu bitirdikten sonra Londra’ya yerleşir…

Büyük bir lüks içinde yaşamak, en pahalı lokantalarda yemek yemek, en seçkin otellerde kalmak, baştan aşağı farklı ve şık olmak için terzilerine para harcamak gibi bir yaşam alışkanlığı edindiği için; babasından kalan servetini, kısa sürede tüketir…

Normal pantolonlar giymek yerine, 18. yüzyılda olduğu gibi; dize kadar gelen külotlar, ipek çoraplar giyer. Enli renk ahenk kravatlar takar. Başına geniş kenarlı şapkalar geçirir. Yakasında her zaman çok pahalı kocaman bir çiçek bulundurur…

Yalnızca doğum günlerinde; herkesin giydiği gibi, geleneksel biçimde koyu bir kostüm giyer…

Bu tercihinin nedenini ise; gençliğinden bir yıl daha yitirdiği için, yas tuttuğunu göstermek olduğunu söyler…

Yazılarında ve şiirlerinde, çarpıcı olduğu kadar; komik söz oyunlarıyla örülü, kendine özgün bir edebi dili vardır…

*****

“Bu dünyada en şanslı olanlar, bence çirkinlerle aptallar…”

Böyle diyor bir yazısında Oscar Wilde… Kendi ağzından dinlemeye devam edelim:

“Yan gelip yayılarak, yaşam denen oyunu ağzı açık seyredebilirler. Zafer denen şeyi bilmeseler bile, hiç değilse yenilgiyi de tatmazlar. Aslında hepimizin, yaşamamız gerektiği gibi yaşar onlar; kaygısız, kayıtsız, çalkantısız…

Başkalarının mahvına yol açmadıkları gibi, kendileri de onun bunun elinde telef olmazlar…

Güzellik, servet…

Tanrı’nın bu bağışları yüzünden; hepimiz acı çekeceğiz, hem de büyük acılar…

Ömürlerinde tek bir kez sevenlerdir, asıl sığ olanlar…

Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şeyi; ben, ya alışkanlığın verdiği rahatlığa ya da hayâl gücünün yokluğuna bağlarım…

Zihinsel yaşam için tutarlılık neyse; duyusal yaşam için de vefa odur, basit bir yenilgi itirafı…

Vefa…

Sahiplik tutkusu da işin içinde…

Başkaları alır diye korkmasak, çoktan atacağımız bir sürü şey var. Karmaşık ve gergin huylu kişiler hep böyledir…

Çok güçlü olan duyguları; ya incitir, ya da eğilir… Ya öldürür ya da ölür… Sığ hüzünler, sığ Aşk’lar; uzun ömürlüdür…

Büyük Aşk’lar, büyük üzüntülerse; kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar.”

*****

Öyle değil midir dostlar? Büyük Aşk’lar, büyük üzüntüler; hep kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar. Sığ hüzünler, sığ Aşk’larsa; uzun ömürlü…

*****

30 Kasım 1900, herhangi bir Cuma günü…

Böyle mi olmalıydı ya? Dünya edebiyatının hatrı sayılır bir yazın insanı. Yeni bir asrın ilk yılında; sefil bir otelde, yokluklar içinde ayrıldı o anda yaşayan dünya insanlarından…

Yaşadıkları, yaşayamadıkları ve yarım kalmışlıklarıyla; bedenini toprağa gömdüler, sesi boşlukta kayboldu…

Büyük edebiyatçı, yazar – şair Oscar Wilde…

Şimdi 7 milyar olan dünya nüfusunun kaçta kaçı okudu Usta’yı bilmem? Cenazesine, sadece 7 kişi katıldı…

Oysa sanat hayatının başında, belirli bir üne ve saygınlığa kavuşan Wilde; başına kendisini cezaevlerine düşürecek, tüm parasını ve onurunu kaybettirecek felaket gelmeden önce; güçlü ve saygın bir edebiyatçı olarak hayatını sürdürüyordu…

Tüm felaketler; Lord Alfred Douglas ile karşılaşması ve O’nunla o çağda, asla hoş karşılanamayacak bir ilişki yaşamasının sonucunda meydana gelmişti belki de…

Eşcinsel olduğunu hiç saklamadı Oscar Wilde…

Ne garip değil mi? O çağlarda bu bir suçtu! Ve cezaevine gönderilmesiyle başladı; düşüşü, yokluğu, yoksunluğu…

Ve bu savaşının bedelini, Queensberry Davası sonucunda iki yıl hapis yatarak ve tüm kariyerini ve saygınlığını yitirerek ödedi…

Oscar Wilde, 19. yüzyılda yaşamış bir 20. yüzyıl düşünürüydü dostlar…

Ve hâlâ; şiirlerinde, o muhteşem sözlerinde yaşıyor. Hissediyor musunuz?

Anısına, mücadelesine ve muhteşem üretimlerine saygıyla…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

Top