NEŞET ERTAŞ / ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU KÖŞE YAZARLARI by admin - 25 Eylül 20170 Sosyal Medyada Paylaş Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur… Çünkü kötü insanların türküleri yoktur.” “Yalan Dünya”, “Tatlı Dillim”, “Zahidem”, “Kendim Ettim Kendim Buldum”, “Yazımı Kışa Çevirdin”, “Evvelim Sen Oldun”, “Mühür Gözlüm”,”Gönül Dağı” “Köprüden Geçti Gelin”, “Ayaş Yollarında” En bilinen türküleriydi… Bu toprakların sesiydi sesi ve sazı ile -babası Muharrem Ertaş’ın yolunu sürdüren- Neşet Ertaş!.. XXX Küçük yaşlarda keman ve saz çalmasını öğrendi. Ankara’da TRT Radyoevi’ne girdi. Güçlü derlemeleri olan ozanın kendisine ait çok sayıda güfte ve besteleri vardı. Usta; “aynı ruhun insanıyız” diye söz ettiği babası ile, adeta Anadolu’daki en olgun seviyesine erişen Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusuydu. Çağın Dadaloğlu’su, Pir Sultan’ı, Köroğlu’suydu! Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır… “Koca Çınar” Yaşar Kemal takmıştır ona “Bozkırın Tezenesi”ni!.. Kendisine verilmek istenen “Devlet Sanatçısı” ünvanını “Ben Halkın Sanatçısı’yım” diyerek reddedendir de… XXX Beş yıl önce İzmir’de yitirdik Neşet Baba’yı… Kendi ağzından yaşam öyküsüdür aşağıdaki dizeler… Sazına… Sözüne… Yüreğine… Bin selâm Usta! Saygı ve özlemle; “bin dokuzyüz otuzsekiz cihana kırtıllar köyünde geldin dediler babama muharrem, anama döne dediysen atayı bildin dediler dizinde sızıydı anamın derdi tokacı saz yaptı elime verdi yeni bitirmiştim üç ile dördü baban gibi sazcı oldun dediler o zaman babamdan öğrendim sazı engin gönül ile hakk’a niyazı o yaşımda yaktı bir ahu gözü mecnun gibi çölde kaldın dediler zalım kader devranını dönderdi tuttu bizi ibikli’ye gönderdi babam saz çalarken bana zil verdi oynadım meydanda köçek dediler anam döne ibikli’de ölünce tam beş tane öksüz yetim kalınca beşimiz de perişan olunca babamgile burdan göçek dediler yürüdü göçümüz tefleğe doğru bu hali görenin yanıyor bağrı üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı bunlara bir ana bulun dediler yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık bize ana yok mu diyerek sorduk adı arzu dediler bir ana bulduk işte bu anadır buldun dediler en küçük kardaşı kayıp eyledik onun için gizli gizli ağladık üstelik babamı asker eyledik yine öksüz yetim kaldın dediler zalım kader tebdilimi şaşırttı heybe verdi dalımıza devşirtti yardım etti yerköy’üne göçürttü biraz da burada kalın dediler yerköy’den kırıkkale’ye geldik babam saz çalarken biz çümbüş aldık kırşehir’e varınca kemanı çaldık aferin arkadaş çaldın dediler yarin aşkı ile arttı hep derdim babamı bir yere dünür gönderdim başlık çok istemişler haberin aldım istemiyor yarin seni dediler kırşehir’de yedi sene kalınca düğün düzgün hepsi bize gelince burada herkese yer daralınca ankara’ya gider yolun dediler ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum epeyce eğleştim, evinde kaldım yüz lirayı verip bir yatak aldım etti isen böyle buldun dediler bir ev kiraladım münasip yerde kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de bu aşk hançerini vurdu derinde çaresini bulmazsan öldün dediler yarin aşkı ile döndüm şaşkına arada içerdim yarin aşkına canan acımaz mı garip dostuna bunu da içeriye alın dediler” #NeşetErtaş #BozkırınTezenesi #25Eylül2012 Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share