Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > NEDEN GAVUR İZMİR? YAŞAR EYİCE

NEDEN GAVUR İZMİR? YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

*-  İŞTE ‘GAVUR!’ İZMİR…

Bornovalı Mehmet Gülperçin, yine Bornovalı Mehmet Cemil Arı’nın duyarlı bir vatandaş olarak Atatürk Mahallesi’ndeki kaldırım sorununu bu köşede dillendirdikten sonra yine okuyucularımızdan Ramadan Güler Bey’in destek ve yardımlarıyla çözüldüğünü okuduğunu belirtikten sonra, bir alıntıyı paylaşmak istediğini yazmış.

Kendisine ulaştık ve ‘Hemen’ dedim.

Aslında gündemimde başka konular vardı.

Ama bence bu yazı çok daha önemli olduğundan, Giritli Mehmet Gülperçin’in gönderdiği yazıyı paylaşıyorum.

Herhalde bizi parçalamaya, birbirimize düşman etmeye çalışanlara ‘kapak’ olur…

*-  AYNI MAHALLEDE, AYNI OKULDA

‘Üç kuşak doğma büyüme İzmirliyim…

Sonradan olma değil.

Balkan, Rodos, Midilli, Girit göçmeni, Levanten’i, Musevi’si, İtalyan’ı, Fransız’ı ile bir harmanız biz İzmirliler.

Aynı mahallede, aynı okulda…

Kâh Şeker Bayramını, kâh Noel’i, kâh Hamursuzu bir arada kutladık.

Yaz mevsiminde sinema çıkışı gece yarısına kadar kapı önlerinde çiğdem çitiletirken komşumuz Madam Malvina’nın demlediği çay ile kapı önü sohbetlerimiz oldu.

‘Erol!’ dediğimiz Davi’nin tuhafiyeci dükkânından alışveriş yapar, ‘Yaz deftere!’ derdik…

Okulun bahçesinde düştüğümde ilk yardım için sınıf arkadaşım Moiz öğretmenime haber verdi.

Dostça, kardeşçe bir arada yaşadık bugüne kadar.

Bayramlarımızı kutladık, cenazelerimizi gömdük, düğünlerimizde oynadık.

Hala da öyleyiz.

Gökkuşağı gibi çoklu bir kültürüz.

*- KISKANÇLIK ALAMETİ

Şimdi İzmir’de hiç yaşamadıysanız öyle uzaktan dinleyerek gavurluğumuzu tam olarak anlayamazsınız…

Derin konudur bu…

Dışarıdan bu nitelik neden verilmiştir sizce?

Uzun yıllar Rum, Ermeni, Müslüman, Yahudi, İtalyan, Fransız aynı mahallede yaşamış, dolayısı ile birbirlerinin kültüründen etkilenmiş; dolayısı ile İzmirli kadın mutaassıp çevrelerdekinden daha rahat. İçerler, gülerler, dans ederler…

Ekleyin gerisini ne isterseniz.

*- İLK AKLA GELENLER

Ben de İzmir’i anlatayım;

İzmir’de uzun yıllar Rum, Ermeni, Müslüman, Yahudi, İtalyan, Fransız aynı mahallede yaşamış, birbirlerinin kültüründen etkilenmiş.

Bu doğru ama çok sığ.

Onlar komşu olmuş, mahalle arkadaşı olmuş, sıra arkadaşı olmuş.

Elele yaşamış.

Birbirinin örf ve adetlerine, inançlarına saygı duymuş, arkasını dönmemiş.

Neredeyse her Müslüman bir şekilde Havra’ya gitmiştir, bar mitzvahta bulunmuştur, bir kilisede Noel ayinine, cenazeye katılmış, mum yakıp dua etmiştir.

Ve neredeyse her gayrimüslim de camiye, kabristana gelmiş, dualara amin demiş, son uğurlamaya katılmıştır.

*- BİZLER BİLİRİZ

Biz Noel ağacını, hamursuzu, şükran gününü, yumurta boyamayı biliriz, onlar da kına gecesini, ramazanı, iftarı, ezanı, sünneti, mevlüdü bilir. Ölümde eline tatlısını yemeğini alıp gelmeyi bilir.

Biz de mesela kaşeri biliriz.

Birbirimizin sofrasına oturduğumuz için yemeklerimizi de biliriz.

Ana dillerinde sık kullandıkları 2-3 kelime biliriz.

*- KAPI ÖNÜNDE

Hepimiz Hıdrellezde ateş yakmayı, gül ağacına dilek asmayı, sabah dilekleri denize atmayı biliriz.

Kahkahamız duyulur, çünkü sokakta yaşarız.

Konuşur hakkımızı savunuruz, çünkü baskı altında değiliz, öğrenmeyi seviyoruz, öğrendikçe aydınlanıyoruz.

Dans ederiz çünkü bir yanımız efeler, bir arka sokakta 9-8lik bir tempo, karşı yakada sirtaki.

Ölmüş olsan kolun oynar.

Böyle böyle ‘gâvur olduk!’ işte.

*- ÖNCE SÜPÜRÜR, SONRA SULARIZ

İşin coğrafi boyutu da var elbet.

Hava ılıman, 8 ay sokakta oturursun.

Deniz yaman, şehrin boynuna 3 sıra inci gibi dolanmış, kirlense de, koksa da yaman işte.

İmbatı dersen, işte orada dur, o fettan, uykudaki romantizmi, unutulmuş kahkahaları uyandırır.

İnsanı candan, bayılır komşuluğa.

Kapılar açık, kahve ocakta hazır…

Üstelik unutulmaması gereken bir mahallede sokakta yaşamak, merdivene oturup çiğdem çitletmek, sosyal paylaşımda bulunmak gibi bir kültürle kapı gıcırtısına oynayan Roman kültürü var.

*- BEKLEMEDEN, ANINDA KARAR

Sosyalleşmeyi mahalle, Kordon’da rakı-balık masası, komşu ziyareti ile de kahkahayla sınırlandırmaz, bu ‘hemen toplanalım’ alışkanlığını ‘hemen çözelim’ şeklinde de uygular.

Gavur İzmir konu insanlık olunca da gavurluğunu gösterir.

Bayrağını alır sokağa fırlar.

Depremde koli yapar, sıkıntıda para toplar, şehide 2 saatte çözüm bulur.

Tek fark çabuk ağlar, çabuk güler, bunları da çabucak halleder.

Ve bir farkı da Akdeniz kanından ötürü gülmeyi unutmadan yola devam etmesidir.

Amma ‘gâvuruz!’ biz.

Çok güzel ‘gâvuruz’ biz.

Ölene kadar da aynen bu şekilde ‘gâvur gâvur!’ yaşayacağız.’

*- İLK AKLIMA GELENLER

Ben de birkaç laf edeyim!

İlkokulda komşumuz ve sınıf arkadaşım ‘Maral’ dediğimiz Musevi kızı idi…

İyi anlaşıyorduk, sonra izini kaybettik..

İtalyan Kızı ‘Tipi’ de mahallemizin kızlarındandı…

Hatta kapı komşuları da Tiyatro Sanatçımız Ayfer Feray idi…

Alışverişlerimizi, evin eksiklerini ‘Madam’ diye isimlendirdiğimiz bir Musevi kadın idi…

Davi ile şakalaşır, ‘Davi… Davi.. Gözleri mavi, havranın kapısında gördüm, seni!’ diye takılırdık…

Yusef ise bize göre ‘Yusuf’ idi…

İlk aklıma gelenler bunlar oldu…

Belki bir gün Peterson’u, ya da Arkas’ları veya Edmond Giraud’u ve diğerlerini de anlatırım…

*-

Yaşar EYİCE
0532 781 95 18
Twitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311
 

Bir yanıt yazın

Top