Buradasınız
Anasayfa > Genel > ‘Mektup!’ diplomasisi gibi YAŞAR EYİCE

‘Mektup!’ diplomasisi gibi YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

Ne zaman kendisinden söz edersem, ‘aykırı hukukçu’ olarak tanıttığım Avukat Senih Özay ile önünde en az ‘usta’ Senih Özay kadar mücadele bekleyen Stj. Avukat Anıl Kayışoğlu, ‘Hilton’ ile ilgili hazırladıkları dosyaya gerek valilik, gerekse İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden gönderilen açıklamalara iyice sinirlenmiş olmalılar ki, ‘Gazetecilere!’ diye başlayan bir mektup yayınladılar.

Biz ültimatomlara ve talimatlara alışmış ve alıştırılmışız.

‘Rap rap!’ seslerine de…

Ama bu başka bir sesleniş…

Eminim ki, kimse ne görecek ne de duyacak!

‘Kimse!’ dediklerim, kendilerini akılları sıra ‘üstün’ gören tipler…

Bunların sorunla işleri yok…

Bunların derdi Napolyon..

Yani para…

Biz ‘Eğitim… Eğitim… Eğitim.’ diyoruz ama bazıları Napolyon’un yıllar önce söylediğini tabu kabul ediyor;

‘Para … Para … Para…’

*- Hilton gerçeği…

Av. Senih Özay ile Stj. Av. Anıl Kayışoğlu’nun seslenişinden bir kısmını paylaşayım:

‘Hilton Oteliyle ilgili başlattığımız;

• 33 yıl olmuş

• BŞB arsası uçmuş

• Otopark geliri gelecekmiş, hiç gelmemiş,

• Bina yapımı ne Hilton’un parasıyla ne General Elektrik parasıyla ne Cerrahoğlu ortaklığının parasıyla ne Nazif Günal parasıyla değil Vakıflar Bankası kredisiyle olunca ödenmeyince epey borcu Büyükşehir Belediyesi ödemiş

• Vs… vbg.

süreçte, ilgili yerlere;

Valilik,  Sayıştay, Hazine ve Maliye Bakanlığı, İzmir Barosu,  İzmir Büyükşehir Belediyesi,  Konak Belediyesi’ne çeşitli dilekçeler yazdık.

Sayıştay’dan cevap geldi. Galiba düşünüyorlar.

İzmir Valiliği’ne yazdığımız dilekçeye gelen cevapla gördük ki top Büyükşehir Belediyesi’ne atılmış…

Büyükşehir Belediyesi ise öyle bir cevap vermiş ki bizi bir anlık şaşkınlığa bile düşürmedi.

‘Yok ilgili taraf değilsiniz, yok hemşehri olduğunuz için lütfedip cevap veriyoruz amaa bu bir ticari sır, bu bir kişisel veri, bu bir ilam değil’ demişler.

Hatta ‘Belediyemizin hiç zararı yoktur’ diyebilmişler!

Gülümseye gülümseye öldük.

*- Mayınlı yolllar

Zaten işte bize verilen bu cevapları öncesinde tahmin ederek Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolunu tutma kararı almıştık.

Süreci de oraya taşıma kararı vermiştik.

Bakınız Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi (INTER-AMERICAN COURT OF HUMAN RIGHTS)’ne doğrudan başvuru hakkına yalnızca Amerika Kıtası Komisyonu ve Amerika Sözleşmesine taraf devletler sahiptir.

Bir birey, grup veya organizasyon ise, şikâyetini öncelikle Inter-American Komisyonu’na iletmeli (İNSAN HAKLARI AMERİKAN SÖZLEŞMESİ ‘SAN JOSE PAKTI, KOSTA RİKA’ Madde 61/1).

Şikayet belirli şartları karşılarsa, Komisyon davayı Mahkemeye gönderecektir.

Norm şöyle;

Madde 61

1. Yalnızca Taraf Devletler ve Komisyon Mahkemeye dava gönderme hakkına sahip olacaktır. (UCM’yi andırıyor…Onun Savcısının yerine Komisyon filtre olmuş)

2. Mahkemenin bir davayı görmesi için 48. ve 50. maddelerde belirtilen prosedürlerin tamamlanmış olması gerekmektedir.

*- Son durak

Normları şöyle;

Madde 48

1. Komisyon, bu Sözleşme ile korunan haklardan herhangi birinin ihlal edildiğini iddia eden bir dilekçe veya iletişim aldığında, aşağıdaki şekilde hareket edecektir:

a. Dilekçe veya yazışmanın kabul edilebilir olduğunu düşünürse, iddia edilen ihlallerden sorumlu olduğu belirtilen devletin hükümetinden bilgi isteyecek ve dilekçe veya iletişimin ilgili kısımlarının bir kopyasını bu hükümete sunacaktır. Bu bilgiler, her bir vakanın koşullarına göre Komisyon tarafından belirlenecek makul bir süre içinde sunulacaktır.

b. Bilgi alındıktan sonra veya belirlenen süre geçtikten ve bilgi alınmadıktan sonra, Komisyon, dilekçenin gerekçesinin mi yoksa iletişim stilisti mi olduğunu tespit eder. Aksi takdirde, Komisyon kaydın kapatılmasını emredecektir.

c. Komisyon ayrıca daha sonra alınan bilgi veya delillere dayanarak dilekçe veya yazışmanın kabul edilemez veya usulsüz olduğunu beyan edebilir.

d. Kayıt kapatılmadıysa, Komisyon, gerçekleri doğrulamak için, tarafların bilgisi dahilinde dilekçe veya iletişimde belirtilen konuları inceleyecektir. Gerekirse ve tavsiye edilirse, Komisyon, etkin bir şekilde yürütülmesini talep edeceği bir soruşturma yapacak ve ilgili devletler ona gerekli tüm kolaylıkları sağlayacaktır.

e. Komisyon, ilgili devletlerden herhangi bir kalıcı bilgi vermelerini isteyebilir ve talep edilmesi halinde sözlü beyanları dinler veya ilgili taraflardan yazılı beyanlar alır.

f. Komisyon, bu Sözleşmede tanınan insan haklarına saygı temelinde konunun dostane bir şekilde çözülmesine ulaşmak amacıyla ilgili tarafların emrinde olacaktır.

2. Bununla birlikte, ciddi ve acil durumlarda, Komisyon’un devletin önceden rızasıyla bir soruşturma yürütebilmesi için, herhangi bir ihlalin iddia edildiği gibi, yalnızca kabul edilebilirliğin tüm resmi gerekliliklerini yerine getiren bir başvuru veya tebligatın sunulması gerekir.’

*- ‘Boş ver!’ diyebilir miyiz?

Belki de çoğunluk sıkıldı ve bu noktaya kadar yazıyı okumadı…

Ama;

Ben, sen, o!…

Yani bizler ‘Bana ne?’ dersek, kim bizlerin, yani İzmir halkının hakkını koruyacak?

Bugün ‘kahraman’ olarak ortaya çıkan,  karşılıksız; ceplerinden büyük masraflar yaparak kendilerini giyotincilerin önüne atanları duymazdan gelip, sırtımızı dönersek, yarın yalnız kaldığımızda üzülmeye bile hakkımız olamaz…

Bakın ‘aykırı’ hukukçularımız, sözde kamunun hakkını koruyacak olan medya mensuplarına yetkililere nasıl sesleniyorlar?

‘ Şimdi ey gazeteciler!

Siz ve sayenizde İzmirliler hatta tüm Türkiye!

Ne diyorsunuz bu işe?

‘Koca Hilton geldi daha ne istiyorsunuz.

Bu uğurda bu kadarcık arsa gidebilir, uçabilir, zarar marar da olur, hiç para kazanılmayabilir, yeter ki ‘İzmir’e turizm yağdırdı bu Hilton Oteli’ denmiş sayılır…

‘Eyvallah!’ diyor musunuz?

Artık siz konuşun birader…’

Senih Özay ile Anıl Kayışoğlu daha nasıl seslerini duyursunlar…

Davul zurna da çalsalar bence boş…

Çünkü seslendikleri kişi ve gruplara halkımızın verdiği not, yüz üzerinden yalnız sekiz…

Dikkatinizi çekeyim on üzerinden sekiz değil, yüz üzerinde sekiz…

*- Okumaz mıyım?

‘Çiçek, böcek ve hayvanların avukatı’ yani haklarının savunucusu olarak tanıtılan benim ise ‘aykırı’ dediğim ‘kıdemli- usta avukat’ Senih Özay az önce Büyükşehir’den gelen mektubu da göndermiş ve şöyle demiş,

‘Okumalısınız, üşenmemelisiniz…’

Nasıl üşenirim?

Benim diğerleri gibi bir beklentim yok ki, hiç kimseden…

Bugüne kadar olmadı, olmaz da…

Yalakalar, dönekler, sahtekarlar, dolandırıcılar, sahte duayenler düşünsünler, ‘Yaş mı kuru mu?’ diye…

*—
Yaşar EYİCE0532 781 95 18E-Posta:yasar.eyice@gmail.comTwitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311

Bir yanıt yazın

Top