*- KARARI BİZ VEREBİLİRİZ / YAŞAR EYİCE KÖŞE YAZARLARI by admin - 22 Ocak 20230 Sosyal Medyada PaylaşDevlet dediğin nedir? Devlet biziz… Yani bizler oluşturuyoruz… Devletin bir işleyiş tarzı vardır. Bu da bizim içimizden yetişenler tarafından uygulanır. Yani biz neysek, kuralları koyanlar da, uygulayanlar da aynıdır. Daha açıkçası herkes her şeyi bilir, ama işine geldiği gibi hareket eder. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’ gibi olmadık bahanelere sığınır. Bu da işlerin tıkırında ve doğru dürüst gitmesini engeller. Menfaat ya da beklentiler de bazen birileri tarafından öne çıkarılır… Bizi yaralar, üzer ama yıkmaz… Bunları da küçük bir sızıntı, ya da küçük geçici bir yara olarak kabul edelim… Şafak Coştu hanım da, birçoğumuzun olduğu gibi ya başına geldiği ya da gördüğü için sorunu dillendirmiş… Dediği şu: ‘Müteahhitler, vergi kaçırmak için ev fiyatlarını düşük gösteriyorlar. Ama bize satarken 1-2 milyon yükseğine satıyorlar. Evin fiyatı düşük olduğu için haliyle çıkan kredi de düşük oluyor. Bunu ben biliyorsam devlet de biliyordur herhalde, değil mi?’ Sevgili Şafak hanım sizin bu belirttiğiniz noktayı dağdaki çoban da, sağır sultan da biliyor… Nasıl hukukçular her konuda öne çıkıp, yasaları da hep kendilerine göre ve bazı grupların istediklerine göre ayarlıyorlarsa, bu işlerden büyük değil çok büyük menfaatler elde ediyorlarsa, müteahhit takımı da aynan böyle… Neden belediyelerde İmar Komisyonlarına girmek için meclis üyeleri çekişiyorlar da, ne bileyim sağlık komisyonuna girmek isteyenler olmuyor? Neden doktor olmak için tıp tahsili yapmak gerekirken, müteahhit olmak için bir yasa maddesi yok! Paran varsa her şeyi olabiliyor, ya da yapabiliyorsun! Öyle ki, trafikte saatlerce beklerken, dur kalk gitmeye çalışırken, lüks bir aracın içine kurulmuş olan yanınızdan tam gaz ‘imdat şeritlerinden’ geçiyorlar.. Ceplerine güveniyorlar… Ya da bir şekilde ‘çakar!’ denilen yanar söner mavi kırmızı renkle fenerleri kullanabiliyorlar? Trafik polisleri de, kapı, pencere camları koyu filmlerle kapatılmış, içinde ne olduğu ve kim olduğu bilinmeyen araçlara selam vermek mecburiyetinde kendilerini hissediyorlar…. İşlerinden, ekmeklerinden olmamak için… Benim önerim; Vali zaten belli.. Yanında resmi korumalar da var.. Hangi araç olursa olsun, ister sivil ister resmi plakalı, mutlaka ve mutlaka durdurulmalı ve kontrolleri yapılmalıdır. Böylece yanlış kişiler bulunur ve insanlarımızda da güven duygusu yükselir… Son günlerde medyada çıkan haberleri hatırlayın bakın, dürüst ve cesur memurlar sayesinde yapılan kontrollerde neler bulundu, neler yakalandı… Zaten yakalamak, ya ihbarla olur, ya de tesadüfen! Son yıllarda ise bu ikiliye bir üçüncü madde eklendi, o da ‘teknik takip’ ile oluyor… Geçenlerde yazdım; Nasıl delilden suçluya gidiliyorsa, şimdi de benzer bir sistem uygulanmalı… Ne yapılmalı? Küçükten büyüğe gidilmeli.. Küçükler, yani çoğumuzun belki de ‘yazık!’ diye düşündüğü yasa dışı hareket yapanlar engellenirse, bunlara göz açtırılmazsa, o büyükler, lüks yaşan sürdürenler, maşaları, ayakçıları ortadan kalkınca ellerini, ayaklarını yani en önemli uzuvlarını kaybetmiş olurlar… Kıpırdama, büyüme durumları ortadan kalkar… Küçülmeye başlarlar, büyük hatalar yapmaya başlarlar ve polisin, devletin eline düşerler… Nedense bunların elleri ayakları kesileceğine, bunları takiplerle çalışan fedakar insanlarıızın, görevlilerimizin hareket kabiliyetleri ya sınırlandırılıyor, ya da küçültülüyor.. Alanları daraltılıyor… İşte bizim ‘müteahhitler’ gibi en büyük sorunlarımızdan biri de budur… Bu konuları da her zaman tartışırım… Zaman zaman böyle konularla ilgili konuşmacılar, don kişotlar ortaya çıkıyor ama hiçbirimiz bunlara gereken önemi vermiyoruz… Belki de, öyle bir kafa yapısına sahip kılmamızı sağlıyorlar da, bunlara bir başka gözle bakıyoruz….. Bize mi ‘Yazıklar olsun!’ böyle düşündüğümüz için, yoksa bizi bu hale getirenlere mi ‘Yazıklar olsun!’ Artık bu karara sakın kafa ile kendimiz verebiliriz, okuduklarımızla, öğrendiklerimizle, yaşadıklarımızla… *- NE SIFATI VAR? Gazeteci İsmail Saymaz, geçenlerde, Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam’ın Erzurum’da esnaf ziyaretinde fotoğrafını yayınlamıştı. Ziyarete eşlik eden Vali Memiş, ‘Linç edildim. Devlet adamına böyle yaklaşılır mı?’ diyor. Kendini savunurken, ‘Biz fakir fukaranın yanındayız!’ da diyor… Güzel ama bakın İsmail Saymaz da şöyle diyor: ‘Vali Bey! Asıl devlet adamı böyle yaklaşır mı? Erkam’ın ne sıfatı var ki bu fotoğrafı verdiniz?’ Diğer isim ve kişilerden şimdilik ben de söz etmeyeceğim… Ben de ‘Olmaz!’ diyorum… Olay kapatılacağına şimdi yine alevlenecek, mahalle kahvelerinde konuşulacak… Ne gereği var? Bunu Vali bey ile yetkililer daha iyi ve sakin kafa ile düşünmeli… Yaşar EYİCE 0532 781 95 18 E-Posta: yasar.eyice@gmail.com Twitter: @Yeyicee Facebook: yasar.eyice.311 Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share