Kanun Hükmündeki Kararname ile uzaklaştırmak lazım! YAŞAR EYİCE KÖŞE YAZARLARI by admin - 21 Nisan 20180 Sosyal Medyada Paylaş *- Her zaman her yerde önce İzmir! Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben İzmirliyim ve İzmirsporluyum… Yani sürekli pompalanan İstanbul takımları ile bir ilgim yok… Bana ne; Fenerbahçe’den, Galatasaray ya da Beşiktaş’tan! Geçenlerde vatanseverlerin sözlerine yer vermiştim: Şehitlerimizden söz etmeyenler, gün boyu, hatta gece yarılarına kadar İstanbul takımlarından söz ediyorlar… Doğru tespit değil mi? Bu satırları yazmak aklımın ucundan bile geçmiyordu… Şöyle haberlere bir göz atayım, dedim… O da ne? Bodrum’da kulüp üyeleri ile bir araya gelen Ali Koç, derbideki olaylar ve ardından yaşanan gelişmeler hakkında açıklamalarda bulunmuş! Fenerbahçe kulübünün başkan adayı Ali Koç, Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında yapılan ve 57. dakikada çıkan olaylar nedeniyle tatil edilen Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçının ardından seçimle ilgili her şeyi bir kenara bırakıp önceliği sarı-lacivertli kulübün haklarının savunulmasına vermek zorunda olduklarını söylemiş. Ne hakkı bu? Devletin ve milletin hakkı mı? Ya da kulislerde söylendiği gibi, ‘Hakkı mı ver hakkı mı?’ Zaten Fenerbahçe, kulüp olarak yaptığı açıklamada da benzer fikir yapısında olduğunu vurgulamıştı. ‘Al birini vur diğerine’ derler ya öyle bir şey? Şimdi para gücünü elinde tutanlar, yıllardır çeşitle mecralarda çeşitli şekilde yorumlanan ve suçlanan Aziz Yıldırım’ı yıldırmaya çalışıyorlar. Tam bir yıl kadar önce Sarıyer’in lüks, ormanlık alandaki bir alanında çadır kuran Fenerbahçeli gençlerle sohbet ediyordum: Onlara, ‘Siz Türkiye’de şikeyi ilk başlatan, Türk Futboluna silahı sokan, teşvik pirimini ortaya çıkaran, Türk spor basınını besleyen kulüp hangisi biliyor musunuz?’ diye sormuş… Tarih ve örnekleriyle bazı olayları anlatmıştım… Örneğin milli futbolcu Cemil’i, Kadri Aytaç’ın, hatta Göztepeli Nihat Yayöz’ün yaşadıklarını… Sonra, önce ‘yüzbinlik’, daha sonra ‘milyonluk’, yakın zamanda ‘milyarlık’ eşeklerden de söz etmiştim… Gençler, ‘Biz koyu taraftarız ve Aziz Yıldırım’a inanıyoruz’ demişlerdi… Bir yılda bu kadar değişiklik olur mu? *- Heyecan katmak için… ‘İstanbul’dan hangi takımı tutuyorsunuz?’ diye soranlara ise nazlanarak ve zorlanarak, hep ‘Önce İzmir’ dedikten sonra ise ‘Arabacı Takımı Beşiktaş!’ diyorum… Sonra da ‘Arabacı’ nın anlamını anlatıyor ve Beşiktaşlıların maçlarına zamanın ulaşım aracı ‘at arabaları’ ve Saraylılar gibi ‘Faytonlarla’ gittiklerini dillendiriyorum… Galatasaray’ın da o zamanlar, aynen bizim Göztepemiz gibi ‘bir minibüslük’ taraftarı vardı… Ama sonra büyük başarılar yakalayınca, bizin Egeli bir başkanı ‘Galatasaraylı olmayan ölsün!’ gibi tuhaf bir laf edince büyük tepki almıştı. *- Payları var! Şimdi gelelim; Fikret Orman’ın ‘Dünya takımı’ olma hayalini Çin’le başlatan Beşiktaş’a gelelim: Şöyle gerilere bakarsak, Avrupa’da örneğin Balkanlar’da ilk kez yıllar önce yakaladığı bir fırsatı 90’ncı dakikada hediye eden takımıza… Trafik nedeniyle eve geç ulaşınca, televizyonu açtığımda şaşırdım.. Birkaç geri zekalı taraftar, ellerine geçirdikleri pet şişe suyu ile bozuk paraları korner atmaya gelen futbolcuya atıyorlardı. Uyanıklık yaptı, hiçbir tepki göstermeden sahanın içine yürüdü.. Yani atışını yapabilirdi… O bugüne kadar neler görmüş yaşamıştır… Sonra ikinci kez yine köşeye gelince, topu sözde düzeltirken, yine birkaç kişi birkaç yabancı cisim yani bozuk para attı. O da bir pet şişeye tekme vurarak yine sahaya döndü… Yani soğuk harbi başlattı… Ve fitili ateşleyen de, takımın kaptanlarından yedek kaleci ateşledi… Daha sonra ‘Ölmüş anama küfür ettiler’ diyerek kendini savundu… Olur mu? Olmaz tabii! Bugün mahkemeye düşerseniz bırakın küfrü, ‘terbiyasiz’ gibi bir sözcük yüzünden bile en az bir yıl indirimli hapis cezası alırsınız. Yalanı, dolanı, yalancı sözde tanıkları, ahlaksızları ve de öylesine avukat ya da sözde hukukçuları işin içine katmıyorum… Bunları sayısız adliyeye görevli görevsiz gittiğim için söyleyebiliyorum… Onlarca tanıdık yargıç, savcı ve avukat ile bilirkişi tanıdığım için de… Ama şimdi çoğu yok! *- Fenerbahçe’nin asıl seyircisi efendi idi… Teknik Direktör bile futbolcusunu teskin edemedi.. Yani sözünü dinletemedi… Ve üzücü sahne ortaya geldi… Tüm televizyon izleyicileri sahneleri gördü… Tahrik var… Ama bu ilk kez olmuyor… Nedeni yöneticiler… Çünkü taraftarı hep yanlış yönlendiriyorlar… Özellikle gençleri…. Kaç bin seyirci vardı? Hatta olayın geçtiği köşelerde olsun, yedek kulübesi olsun tam arkasındakiler sadece birkaç kişiye esir oldular… Hiç ama hiç ses çıkarmadılar, daha doğrusu bunlara ne alkış tuttular, ne de ‘ne yapıyorsunuz?’ dediler… Sessizce seyrettiler… Ya bunlar galeyana gelselerdi…. Ban Kayseri- Sivas maçını anımsıyorum… 60’ın üzerinde insanımız bu yüzden can vermişti… Acaba hatırlayan var mı? *- Bilgisizlik diz boyu… Ya şu fanatik spor yorumcularına ne demeli? Bunlar bizi felakete götürüyor… Öncelikle bu isimler televizyonlardan ‘Olağanüstü hal şartlarında’ uzaklaştırılmalı… Kulüp yöneticileri bile bunlardan yaka sıkıyorlardır. Hatta aklı başında tara ftarlar bile… Hiç mi kitap okumuyorlar, yönetmeliklere, kurallara bu kadar uzaklar? *- Kuralın devamı nerede? Biri TRT’de çıkıyor diyor ki, ‘Beşiktaşlılar sahayı terk etti, hakem ve gözlemciler raporunu buna göre vermeli, sonuç değişir!’ Yani akıl veriyor: ‘Böylece Fenerbahçe hükmen mağlup olmaz, Beşiktaş olur!’ Halbuki olağanüstü şartlarda, ‘Bana göre yok!’, hakem 15 dakika süre verir, soyunma odalarındaki oyunculara, sonra bir 15 dakika daha ısınma süresi verir ve maçı olduğu yerden başlatır… Yani düdük hakemdedir… Bize öğretmişlerdi: ‘Hâkimin kararı değişir, hakemin kararı değişmez!’ diye… Ama o günlerden bu yana köprülerin altından çok sular geçti… Bunlar hep İstanbul diyor… Bırakın lig maçlarını amatör kulüplere gidin de görün, neler oluyor, neler? *- Hakkı Gürüz’e rahmet okudum Dikkat ederseniz isim vermemeye özen göstererek bir şeyler yazmaya anlatmaya çalıştım. Her zaman aklıma ilk FİFA kokartlı hakemlerimizden rahmetli Hakkı Gürüz ile yaptığımız seyahatleri ve maçları… Ona sormuştum: ‘Hakkı Ağabey, herkes sana tempo tutuyor, seni etkilemiyor mu?’ diye… Yanıtı şöyle olmuştu. ‘Sahaya adımımı atmadan önce tribünlere şöyle bir bakar, sonra da bir fazlası, derim!’ İyi laf de, kötü laf da söyleyene gidiyor… Daha aklından çok olaylar geçiyor… Şu anda bunları yazdım… Ha sahi şunu da ilave edeyim: *- Bir parça anlatmaya çalıştım İngiltere konsolosu ile sohbet ederken, ‘Biz sadece ve sadece İngiltere ve İngiliz halkının mutluluğu ve haklılığı için çalışırız’ dedi. Yani bir genç İngiliz okulunu ve kurslarını yani tüm eğitimi tamamlayıp imtihanlarını da başarı ile verdikten ve dışişlerine katılınca, ‘duayen’ ya da’üstat’ denilen bir usta diplomat onu özel odaya alıyor ve yemin ettirerek bir rozet takıyor ve orada ‘Nerede, hangi şartta olursa olsun, gerçekte yüzde bin haksız olsalar bile yüzde yüz İngiliz halkı ve devleti lehine çalışma yapacağını’ anlatıyor… Resmiyette yok, ama gerçekte raalite bu… Ama bizdekiler, ‘Hak kiminse onun olmalı!’ diyor… Hak nerede? ‘Değirmende!’ diyen de var… Daha geçenlerde Trump denen geri zekalı, benzer laflar etmedi mi? Yani ‘Şef’ hikâyesindeki gibi… Birinci maddede de ‘şef’ hep haklı, bilmem kaçıncı son maddede de! Herhalde yabancı okullarda okuyan bazı yöneticiler de ‘Hep haklıyız!’ sistemini öğrenmiş olmalı ki, herkesin gözü önünde yaşananları görmezden gelebiliyor… *- Beşiktaş’ın golü ne oldu? Ben yorumculara katılmıyorum… Fenerbahçe gördüğüm beş 10 dakika içinde iyi değildi… Beşiktaş galip gelebilirdi… Zaten daha maçında bir gol atmış…. Ama hakem saymamış… Sonradan izledim…. Harbi gol… Bunu Fenerlisi de söylüyor, Galatasaraylısı da… Fener bastıracak ve Beşiktaş bir gol atabilirdi… Zaten bir sahneyi gördüm… Maçı 15 dakika izleyen, biraz bilgisi varsa sonucunu anlar… Nedense hiç kimse bu golden laf etmiyor! *- Akhisar örnek olmalı… Kim ne derse desin? Hafta içinin alkışlanacak takımı Akhisar’dı…. Golcü futbolcunun ‘Bir dakika’ diyerek, ‘hakeme övgü yağdırması’ ise alkışlanacak bir olaydı… Ezber bozdu… Ama hiç kimsenin umurunda değil… Bizim şamar oğlanımız nedense hakemler… Hata herkese mahsustur… Ama bilerek yapmaz ve yapamazlar… Tüh yine uzattım… Halbuki aklımda daha neler vardı… Yazdıkça açılıyorum… — Yaşar EYİCE 0532 781 95 18 E-Posta: yasar.eyice@gmail.com ve yeyice@mynet.com Twitter: @Yeyicee Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share