Buradasınız
Anasayfa > Genel > *- İNSAN ODAKLI POLİTİKA / YAŞAR EYİCE

*- İNSAN ODAKLI POLİTİKA / YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş
Yeni nesil çalışma düzeninin KOBİ’lerin gelişiminde kritik bir rol oynadığını ifade eden uzmanlar, çalışanların iş ortamının kültürüyle motive olduğunu, bu nedenle ‘insan kaynakları’ politikalarının gözden geçirilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu söylüyorlar.

Çalışan ihtiyaçlarına çözüm bulan ve insana odaklanan politikalar geliştirmek, iş dünyasının geleceği için bir rehber niteliğinde kabul ediliyor.

Ama uygulayan var mı?

2024’ün raporlarını ve konuşmalarını incelersek önümüze çıkanları da özetleyeyim:

Kültürel dönüşüm: Organizasyonların vizyon ve misyonuna uygun şekilde insan ve kültür odaklı bir yapıya dönüşmesi.

Eğitim ve gelişim programları: Çalışan deneyimini iyileştiren inovatif çözümler geliştirilmesi.

Dayanıklılık ve çeviklik: Çoklu kriz ortamlarına adaptasyon ve sürdürülebilirlik için yeni çalışma modelleri.

Sonuçta: Birlikte öğrenme ile yeni işbirlikleri

Günümüzde önemli olanı çıkarmışsınızdır:

Bilgi alışverişi yapma ve yeni işbirlikleri kurma fırsatı yaratmak!

KOBİ’ler, sanayiciler ve iş dünyası temsilcileri, küresel işbirlikleri için yenilikçi çözümler geliştirme konusunda fikir alışverişinde bulunurlarsa sorunlar çok daha çabuk çözülür.

Anlaşmazlıklar ortadan kalkar.

İş dünyasının insan ve kültür odaklı bir yönetim anlayışıyla daha dirençli, çevik ve inovatif bir geleceğe hazırlık yapmasını destekleyen önemli bir buluşmalar için gerçekçi etkinlikler 2025 yılında mutlaka yapılmalıdır.

 

*- 950’NCİ YILDÖNÜMÜ

 

Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçiliği ve Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü iş birliğinde, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde, Divan-ı Lügati’t-Türk’ün yazılışının 950. yıl dönümü dolayısıyla kapsamlı bir etkinlik düzenlendi.

Türk dili ve kültürünün bu önemli eseri, UNESCO tarafından 2024 yılı Anma ve Kutlama Programına dahil edilmesiyle, uluslararası bir kimlik kazandı.

Kaşgarlı Mahmud’un kaleme aldığı Divan-ı Lügati’t-Türk, Türk dünyası için sadece bir dil eseri olmanın ötesine geçiyor.

Türkiye’nin önerisi ve Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın ortak girişimi sayesinde UNESCO Anma Programına dahil edilen bu eser, dilimizin tarihsel derinliğini ve kültürel zenginliğini uluslararası camiaya bir kez daha hatırlatıyor.

Macaristan, Moritanya, Fas, Katar ve Tacikistan gibi ülkelerin de destek verdiği bu girişim, Türkçe’nin kültürel mirasın taşıyıcısı olarak önemini vurguluyor.

11. yüzyılda ünlü sözlük bilimci ve filolog Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divan-ı Lügati’t-Türk, Türkçe’nin ilk sözlüğü olmanın yanı sıra, dilin gramer yapısından halk edebiyatına, mitolojiden coğrafi bilgilere kadar birçok alanda dönemin kültürel ve bilimsel dünyasına ışık tutuyor. Eser, Türk dilinin XI. yüzyıldaki özelliklerini belgeleyen bir rehber niteliğinde.

Bunun yanı sıra Türk tarihine, tıp bilgilerinden şifa yöntemlerine kadar  farklı disiplinlerde bilgiler içeriyor.

 

*- ÖZÜNDEN BİRŞEY KAYBETMEDİ

 

Türkçe, yüzyıllardır şekil değiştirerek günümüze kadar özünden hiçbir şey kaybetmeden ulaşmıştır.

Eğer bugün köklü bir devlet geleneğimizden ve güçlü bir medeniyet geçmişimizden bahsedebiliyorsak, bunu Türkçe’ye borçluyuz.

Divan-ı Lügati’t-Türk’ün 950. yıl dönümü, bu mirasın korunup gelecek nesillere aktarılmasının ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatıyor.

İlhan Karaçay’ın bildirdiği gibi, Türkçe’yi koruma ve yaşatma sorumluluğunun, güçlü nesiller yetiştirmek için vazgeçilmez olduğunu bilmeliyiz.

Eser, sadece bir sözlük olmadığını, Türk dünyasının kültürel ve sosyal yapısını da günümüze taşıyan eşsiz bir başyapıt olduğunu bilmeliyiz.

 

*- TÜRKLERLE BİRLİK OLAN KAZANIR

 

Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk‘e şöyle başlar:

‘Esirgeyen, koruyan Allah’ın adıyla Tanrı‘nın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm.

Allah onlara Türk adını verdi ve yeryüzüne hâkim kıldı.

Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı.

Dünya milletlerinin yuları, Türklerin eline verildi.

Türkler, Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı.

Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu.

Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi.

Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır.

Onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.’

 

*- BİZİM ANADOL

 

Gazeteler ve dergilerde sıkça haberi yapılan gençliğimizin otomobili Anadol’dan söz etmek istiyorum, anıların tazelenmesi, özellikle gençlerin bilgi edinmesi için.

İlk yerli otomobil Anadol’un üretimine, yarım asırdan fazla bir sürede başlanmıştı.

Adı geniş̧ katılımlı bir anketle halka sorularak seçilen, direksiyonu Türk şoförlerinin araba kullanma eğilimine uygun olarak sola meyilli tasarlanan ve her aileyi araba sahibi yapmak vaadiyle piyasaya sunulan Anadol, yetmişlerden itibaren değişen rekabet koşullarına boyun eğdi.

Yine de ilk yerli otomobilimiz, hafızalardaki yerini filmlere, kitaplara konu olan nostaljik bir unsur olarak korumayı basardı.

Anadol’un yol öyküsünü birçok yazarımız ele aldı, bunlardan biri de Derya Bengi idi.

 

* – BAŞ AĞRISI DEĞİL

 

BBC’nin 1967’de çektiği bir aktüel belgeselde, İngiltere’nin kırlık bir bölgesinde yağmur altında, soldan direksiyonlu bir arabayla asfaltın solundan hızla ilerleyen muhabir, ‘Bunun ismi Anadol’ diyor ve söze söyle devam ediyordu:

‘Bu ismi duyduğunuzda baş ağrısı hapı zannedebilirsiniz, ama aslında Anatolia’nın Türkçe karşılığı.’

 

*- İSMİ NE OLSUN?

 

1966’nın yaz aylarında yurt çapında düzenlenen ankete katılarak ilk yerli otomobile Anadol ismini önerenler topu topu 41 kişiydi.

Bu güzel ismin bir yabancının aklına Validol, Paradol gibi ilaçları getirebileceğini hesap etseler herhalde gülümseyip geçer, kararlarından hiç̧ de caymazlardı.

Koç Holding’e bağlı Otosan’ın verdiği gazete ilanlarında pek yakında ilk yerli otomobilin seri üretimine başlanacağı bildiriliyor, ‘Millî sanayimizin eseri olan bu otomobilin (istikbaldeki arabanızın) ismini siz koyunuz’ çağrısı yapılıyordu.

‘İsmi Ne Olsun?’ başlıklı bu ankete tam 86 bin 318 yanıt gelmiş̧, mektuplarda 18 bin 660 değişik isim önerilmişti.

 

*- BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

 

Jüri beş̧ kişiden oluşuyordu:

Bedri Karafakioğlu İTÜ rektörüydü̈. Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Sanayi Dairesi Başkanı Necmettin Erbakan, özellikle İTÜ’deki doçentlik yıllarında, yerli araba konusunda çeşitli platformlarda fikirlerine sık başvurulan bir kişiydi. İÜ İktisat Fakültesi’nden Memduh Yasa ve iki gazeteci-yazar Burhan Felek ile Cevat Fehmi Başkut markayı tayin edecek jürinin diğer üyeleriydi.

Değerlendirmeye alınan isimler arasında Koç, Veko (Vehbi Koç), Asena, Otosan gibileri de vardı.

Ama 818 kişinin önerdiği Anadolu ve 41 kişinin önerdiği Anadol şampiyon oldu.

Holdingin açıklaması netti:

‘Neticede Anadolu ismi, bu kelimenin lisanımızda mevcut diğer sekli olan Anadol ile birlikte birinci kabul edilmiştir.

Koç Holding de, bir otomobilin marka isminde bulunması gereken kısalık, orijinallik ve dünya ölçüsünde telaffuz kolaylığı gibi unsurları göz önünde tutarak, bunlardan Anadol’un seçilmesine karar vermiştir.’

Çekilen kurada iki grubu temsilen 10’ar bin liralık ödül kazanan iki talihliden biri Müzik Öğretmeni Kemal Çuhalılar oldu.

Böylece Çuhalılar, Anadol’un isim babası olarak anılageldi.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen Hititler’e ait geyik heykeli ise yeni arabanın amblemiydi.

 

*- VEHBİ KOÇ’UN HEDEFİ

 

Gazetelerdeki demeçlerine göre Vehbi Koç’un hedefi ‘Her Türk ailesini bir araba sahibi yapmaktı.’

Halka ilk müjde, otomobilin örnek bir fotoğrafıyla birlikte, Sanayi Bakanı Mehmet Turgut tarafından 1966’nın Ocak ayında verildi.

Yılın sonlarında –20 Aralık 1966’da– ismiyle, cismiyle, (radyo ve kalorifer tesisatı hariç̧) 26 bin 800 TL’lik etiketiyle ‘ucuz’ ve ‘halk tipi’ Anadol satışa sunuldu.

O gün çıkan ilanlarda, ‘Ailenizle birlikte yıllar yılı kurduğunuz hayalleri bir anda hakikat yapacak ve hayat ufuklarınızı alabildiğine genişletecek eşsiz bir araba. Zarif, sağlam, rahat ve ekonomik!’ satırlarının hemen öncesinde şu ifade dikkat çekiyordu:

‘Türk tekniğinin ve Türk işçiliğinin ortak eseri.’

 

*- AMERİKALI ORTAKLAR!

 

1960’tan beri İstanbul Acıbadem’deki tesislerinde Ford kamyonlarının montajını yapan Otosan’ın yetkilileri bir yerli otomobil üretme hayali kuruyor ama Amerikalı ortakları bu işe bir turlü yanaşmıyordu.

Sonunda bir dizi tesadüf sonucu İngiltere’yi gözlerine kestirdiler.

1963’te İzmir Enternasyonal Fuarı’ndaki Israil pavyonunda sergilenen Carmel otomobili, teknolojisini İngiliz Reliant firmasından edinmişti. Otosan da hemen Reliant’la ilişkiye geçerek Anadol’a giden yolda ilk büyük adımı attı.

Reliant’ın en tanınmış markası olan Regal (Tracey Ullman’ın ‘They Don’t Know’ klibinde Paul McCartney’nin kullandığı araba) üç tekerlekli bir şirinlik muskasıydı.

Reliant, üç teker efsanesine 1970’lerde Robin markasıyla (Rick Astley’nin ‘She Makes Me’ klibindeki araba) devam edecek ama dört tekerleklileri de ihmal etmeyecekti.

Reliant fabrikasında Anadol’un kod adı FW5’tı (Four Wheeler 5), bu da fabrikadan çıkan besinci dört tekerlekli araç̧ anlamına geliyordu. Anadol’un tasarımı, Otosan yetkililerinin talep ve yönlendirmeleri doğrultusunda Ogle Design’dan Tom Karen tarafından yapıldı.

Mademki Türk şoförler araba kullanırken kapıya doğru hafif tertip yaslanıyordu, o halde direksiyon azıcık sola meyilli dizayn edilecekti.

 

*- MİZAHA VE BAZILARINA KONU OLMUŞTU

 

Reliant’ın esas şöhreti, demir-çelik endüstrisine kafa tutarcasına, otomobil karoserisini fiberglastan yani cam elyafından üretmesinden geliyordu.

Anadol’un kasası da fiberglas olacak ama bu tercih Otosan’ın basını (Anadol hapına muhtaç edecek kadar) çok ağrıtacaktı.

Otomobilin reklamlarında fiberglas teknolojisi gururla tanıtılıyordu:

‘Dünyaca meşhur spor otomobiller ile Anadol’un müşterek tarafı gövdeleridir.

Evet, Anadol’un gövdesi de aynı maddeden, fiberglastan yapılmıştır. Otomobil sanayiinde güvenle kullanılan fiberglas çelik gibi sağlamdır. Saca göre daha hafif, fakat daha elastiki ve mukavimdir. Katiyen paslanmaz, çürümez, sac gibi ses yapmaz.’

 

*- …AMA BÜYÜK RAĞBET GÖRDÜ

 

Vehbi Koç anılarında ‘Fiberglas gövdeyi öküzün, atın yiyeceğinden bahsedildi. Bu alaylar tiyatrolara kadar girdi. Fakat araba çalıştı, halk aldı, bindi. Anadol’u alanlar Avrupa’ya, Afrika’ya gittiler, geldiler, arabanın yolda kalmadığını gördüler. Anadol’a karşı büyük bir rağbet başladı’ sözleriyle nazik konuya temas etti.

 

*- ‘BİZİM ANADOL ŞAHA KALKIYORDU’

 

1970 sonlarında şehirlerde ve Anadolu yollarında 12 binden fazla Anadol bulunuyordu, Türkiye’de her yedi özel arabadan biri Anadol’du.

1971’e gelindiğinde, yerli otomobil pazarında çeşitlilik baş gösterdi.

Yine Koç Holding, bu kez Bursa’daki Tofaş fabrikasında Murat 124’ü (İtalyan Fiat 124’ün eşi) üretti.

Ereğli’deki demir çelik tesislerinin tam kapasiteyle çalışmasından cesaret alan Vehbi Koç, artık ‘sac karoserli arabanın zamanının geldiğine’ karar vermişti.

Üçüncü yerli otomobil ise Fransız teknolojisiyle OYAK’ın piyasaya sürdüğü Renault 12 oldu.

İlki 57 bin, ikincisi 60 bin liraya, kısacası 44 bin liralık Anadol’dan hayli pahalıya satılmasına rağmen kolayca benimsendi.

Aynı yıl Anadol dört kapılı yeni bir model çıkarıp 50 bin liranın biraz aşağısına satışa sundu.

Ama hem yeni rekabet koşulları hem de 1973’teki petrol kriziyle fiberglas maliyetinin artışı Anadol için sonun başlangıcı demekti.

Bu arada şunu ilave edeyim:

Çalıştığım gazetenin Anadolu ile dağ-tepe- bayır demeden, bütün Ege’yi gezdim, bir yerde, bir saniye bile beni ve arkadaşlarımı aynen Vehbi Koç’un söylediği gibi yolda bırakmadı.

Ayrıca bir arkadaşımız ailesi ile birlikte Anadolu ile Avrupa seyahati yaptı.

Gelişinde memnuniyetini belirtti.

Avrupa’da yüksek oktanlı benzin kullandığından, ‘Bizim Anadol adeta şaha kalkıyordu’ diyerek methini yaptı.

 

*- GÜLME KOMŞUNA….

 

Şimdi günümüzden yeni bir bilgiyi paylaşayım:

Hani bizim yerli otomobil yapmamıza olumlu bakmayan, hatta engelleyen Amerikalılar var ya, onların da dünyaca ünlü bir otomobil markaları ‘Chreysler’ var.

Dün aldıkları bir kararla, Chrysler yalnızca bir minivan satıyor.

‘İkonik markanın günleri sayılı olabilir!’ bunu da ben değil uluslararası otomotivciler söylüyor.

Chrysler bir zamanlar ABD otomotiv endüstrisinde bir devdi – Büyük Üçlü’den biriydi ve dünya piyasasında aranıyordu.

 

*- KÖRFEZ’DE TARAMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir Körfezi’nde sirkülasyonu sağlayarak, denizin temizlenmesinde önemli rol oynayacak dip tarama çalışmalarına başladı.

Peynircioğlu Deresi ve Körfez’in kuzey aksını kapsayan bölgede ilk etapta 700 bin metreküp dip çamurunun taranacağı çalışmanın startını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay verdi.

Bostanlı’dan Körfez’e açılarak tarama gemisinin bulunduğu bölgeye giden Tugay, “İki tarama gemisi ve çıkan çamuru taşıyan 6 tane gemi ile temizlik çalışmalarımız devam edecek. Bu çalışma Körfez’de sirkülasyonu sağlayacak. Bakanlığın yapması gereken bir iş ama önemli değil. Körfez bizim körfezimiz. Tüm birimlerimizle Körfez temizlenene kadar durmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

 

*- KARABURUN’UN BİR KÖYÜ

Sarpıncık Karaburun’da 1800 yıllarda kurulmuş, zeytincilik, tarım ve hayvancılıkla geçinen, Yarımadanın burun kısmında bulunan güzel koyları, feneri, tarihi yel değirmeni, çeşmeler ve taş evleri ile ilgi çeken bir köy.

Sarpıncık Köyü’nde atıl halde bulunan sabun atölyesini işler hale getirmek için bir proje geliştirilmiş bölge yağlarıyla sabun imalatına başlanmış.

Karaburun diğer bazı köylerinde olduğu gibi Sarpıncık’ta da dikkat çeken Abdülhamit dönemi tek tip minareleri ile 19.yy. camileri ve yerel malzeme kayrak taşlardan yapılmış sivil mimari örneği güzelim evleridir.

Erol Şaşmaz, ‘Ayrıca uzun yıllar Rumlarla, Türklerin beraberce yaşadığı bu köylerde 1922 sonrasındaki Mübadele ile birlikte ortak yaşam bitmiştir.’ diyor.

 

*- SEMTLERİN RUMCA ADLARI

 

Jano Çavuşoğlu, İzmir’deki bazı semtlerin eski isimlerini’ derlemiş.

Ben de sizlerle paylaşıyorum:

Bakalım kaç tanesinin eski adını anımsayacaksınız?

Alsancak / Punta, Basmane / Agias Vuklas, Bornova / Akropedon / Pirino Barys / Birun Abad, Bostanlı / Papa Skala, Buca / Boudca, Çiğli / Silleon, Darağaç / Cerenage, Gaziemir / Imerion, Gökkaya / Melanpagos, Göztepe / Enopi, Güzelyalı / Mirakti, Harmandalı / Armanda, Hilal / Stavros, İkinci Kordonboyu / Paralelli, İnciraltı / Nea Kastro, Kadifekale / Pagos, Kahramanlar / Mortakya, Karantina / Kallithea,

Karataş & Mithatpaşa / Melantia, Karşıyaka / Kordelio, Naldöken / Petrota, Namazgah / Agora, Narlıdere / Akhilleion, Pınarbaşı / Periklistra, Sancaklı / Mormonda, Susuz Dede / Ayos Agopi, Şemikler / Tomaza, Şirinyer / Kızılçullu / Paradeiso, Turan / Agia Triada / Teganion, Üçkuyular / Uyracti, Yamanlar / Sipylos / Amanara, Yazıbaşı / Fortuna…

Yaşar EYİCE
0532 781 95 18
Twitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311
 

Bir yanıt yazın

Top
marsbahiscasibomhttps://www.stjoeshs.org/jojobetcasibomTokyobetgrandpashabetgrandpashabetgrandpashabetgrandpashabetbets10casibomcasibom girişdeneme bonusubbets10casibom tek girişhttps://www.lynnlitfests.com/deneme bonusu 2025hititbetson haber netMavibet güncel girişzbahisjojobet girişcasibomhttps://www.bakirkoyfal.com/casibom girişAnadolu Yakası Escorthttp://kadinguzelligi.com/casibomTokyobetPerabetinstagram takipçi satın alescortcasibomankara escortbetturkeytümbetcasibomimajbet girişimajbethttps://www.huaweispark.com/casibom girişmatbetsosabethttps://verylol.com/matadorbethttps://denemebonusu.com.tr/Deneme Bonusuvaycasino girişcasibommatbet girişcasibomextrabetsekabet girişAtaşehir Escortcasibom girişBosch Teknik Servis BeylikdüzücasibombetturkeymatbetCasinolevant GirişJojobet Girişcasibom girişcratosroyalbetbetwooncasibom girişjojobet güncel girişcasibom giriş fixbetcasibomholiganbetcasibomcasibommatbetbetturkey girişsweet bonanzajokerbet güncel girişmavibet girişCasinolevant GirişceltabetmatadorbetmarsbahismarsbahisbetebetbetebetmarsbahisgalabetotobetgalabetotobetgalabetportobetCasinolevantCasinolevantbetsat güncel girişcasibommarsbahismarsbahisMarsbahismarsbahismarsbahisjojobet güncel girişmarsbahis güncel girişholiganbet güncel girişbetcio güncel girişbetcio güncel girişkingroyal güncel girişmatadorbet güncel girişsahabet güncel girişsahabet güncel girişmatadorbet güncel girişsekabet güncel girişonwin güncel girişcasibom girişcasibomcasibom güncel girişmaldives casinodeneme bonusu deneme bonusu veren sitelercratosroyalbetjojobetbetcio güncel girişbetciotimebet güncel giriştimebetcasibom girişgalabetcasibomcasibom girişBiabetcasibomjojobet girişmavibetjojobetjojobetcasinomaxi güncel girişmobilbahis güncel girişholiganbet giriştaraftarium24jojobet güncel girişmatadorbet güncel girişjojobetotobetsahabet1242otobetamon casinounique casinoplay regalcasibomSekabet girişmarsbahis1xbetSekabet girişpusulabetcasibomm e r it ki ngmavibetselcuksportsmegabahis güncel girişmegabahiskavbet güncel girişkavbetcasibom girişonwincankaya escortcasibom girişKavbetzbahiscasibom girişcasibomganobetcasibomselcuksportsMersin escortCasibom girişCasibom girişcasibom girişpinbahis girişpusulabetcasibom girişbetturkeycasibomcasibom girişbetturkeymatbetbetturkeycasibom girişSekabet betgar girişbets10 girişmeritbetdeneme bonusu veren sitelerCasibom GirişMARSBAHİSdinamobet güncel girişnakitbahistipobet güncel girişkingroyal güncel girişrestbet güncel girişpinbahis güncel girişbetcio güncel girişbetkanyon güncel girişmarsbahismadridbet güncel girişsetrabetdumanbet güncel girişcratosslot güncel giriştrendbet güncel girişbetturkey güncel girişjojobet güncel girişjojobet güncel girişmatadorbet güncel girişholiganbet güncel girişmarsbahis güncel girişonwin güncel girişsahabet güncel girişsekabet güncel girişmatbet güncel girişimajbet güncel girişbetturkey güncel girişultrabet güncel girişcasibombetebet girişvaycasino girişvaycasino güncel girişjojobet girişbetturkeybetturkey girişjojobetmarsbahisonwinbets10 girişsahabetDeneme BonusuDDeneme Bonusuuultrabet