Buradasınız
Anasayfa > Genel > *- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

*- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

Selanik Platformu Başkanı Kemal Şahin Talan 15 yıl önce Haber Ekspres Gazetesi’nde yazdığım bir konuyu anımsatmış.

Aslında ‘turizm’ ve ‘tarih’ ile ilgilenen hemen herkes konuyu biliyor.

‘Bütün yollar Roma’ya çıkar’ çok bilinen sözdür.

Zannedilir ki İtalya’nın başkenti Roma için söylenmiştir.

Ama kastedilen Roma, Nouva yani Yeni Roma, yani Konstantinople, yani İstanbul’dur.

Hikâyesi ise şöyledir:

Bizans İmparatoru Büyük Konstantin (272- 337), sadece beş bin kişinin yaşadığı Byzantium’u, Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapmak ve yeni bir şehir yaratmak için 324 yılında kolları sıvar ve yedi tepeli şehri 14 bölgeye ayırarak işe koyulur.

Büyük bir saray (İmparatorluk Sarayı), Senato Sarayı, Aya İrini Kilisesi, Kutsal Havariler Kilisesi (bugün yerinde Fatih Camisi vardır), Ayasofya (başlar ama bitiremez), otuz üç bin kişilik bir Hipodrom, su kemeri, kendi adını taşıyan heykellerle süslü bir meydan (Çemberlitaş), annesi Augusteum adına bir meydan inşa edilir ve şehir ülkenin her tarafından getirilen antik sanat eserleri ile süslenir.

 

*- ALTI YILDA

 

Şehrin korunması için eski surlar yıkılır ve yerlerine bugün hiçbir izi kalmayan Konstantin Surları inşa edilir.

Ayrıca Ayasofya’nın önünden başlayarak Mese adıyla büyük bir bulvar (bugünkü Divanyolu Caddesi) açılır.

Altı yıl süren faaliyet sonunda ortaya muhteşem ve modern bir şehir çıkar.

11 Mayıs 330 Pazartesi günü geldiğinde yapılan büyük bir törenle Byzantium, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olur ve şehre senatonun da kararıyla Nuova Roma- Yeni Roma adı verilir. Büyük törenlerle kutlama yapılır.

 

*- KONU İMPARATORA AÇILIR

 

İki yıl kadar geriye döndüğümüzde yani inşaatın devam ettiği sırada bir gün baş mimar Leontius, İmparator Konstantin’e bir konuyu açar:

‘Majeste, imparatorluk ailesi yakınlarının, senatörlerin ve devlet ileri gelenlerinin oturması için Kutsal Havariler Kilisesi’nin olduğu bölgeyi ayırdık. Halk için ayrılan bölge ise Küçük Limanla büyük Liman arası. Gerek küçük Liman ve gerekse Büyük Liman’ın etrafı ticaret erbabına ve denizcilere ayrılmıştır.

Daha sonraki yıllarda yerleşim kendi mecrası içinde devam edecektir. Ancak bir noktaya daha işaret etmem gerekecektir.

Bizim kanımıza göre Byzantium dünyanın merkezi haline getirilmelidir. Bunun için önce, halen Kudüs’te muhafaza edilen ve İsa tarafından dokunulduğu için kutsal sayılan bir taş vardır.

İsmi Milion.

Bu taşın getirilip yıkıntı halinde bulunan tapınağın (O sırada henüz Ayasofya yoktur) karşısına yerleştirilmesi uygun olur.

Taşın olduğu yer dünyada (0/ Sıfır) noktası sayılmalı ve bütün mesafeler bu noktadan itibaren ölçülmelidir.

Eğer bu gerçekleşirse, taşın hemen yanına bir büro inşa edilecektir.

 

*- NEREYE GİDECEKSENİZ

 

Bu büronun görevi başvuranlara o noktadan itibaren uzaklığı ve yolları gösteren haritalar satmak olacaktır.

Bir örnek vermek gerekirse, Byzantium’dan Antakya’ya gidecek yolcular ve kervanlar buradan gelip harita satın alacaklar ve Antakya’ya kadar nasıl, hangi yolu takip ederek ve kaç günde gideceklerini bileceklerdir. Ayrıca yollar üzerinde konaklama yerleri de işaret edilecektir.

Böylece Byzantium dünyanın merkezi haline gelecektir.”

 

*- ÜNLÜ SÖZ İSTANBUL İÇİN SÖYLENDİ

 

Gerçekten aynen öyle olur.

Milion Taşı Kudüs’ten getirilir.

Ayasofya’nın karşısına yerleştirilir.

1453 yılına kadar o taşın bulunduğu yer artık dünyada (0) noktasıdır.

Onun için ‘Bütün Yollar Roma’ya çıkar’, sözü Nouva Roma- Yeni roma yani Konstantinople yani İstanbul için söylenmiştir.

 

*- ‘BOYNU BÜKÜK’ DURUYOR

 

Başka bir ülkede olsa, ışıklarla aydınlatılan, özel önem verilen bir müthiş turizm cazibesi ve para basma makinesi haline getirilecek olan Milion Taşı, Ayasofya’nın karşısında pek de fark edilmeden, 1683 yıl boyunca ve zannımca boynu bükük öylece durmaktadır.

Üstelik ismi yanlış yazılan tabelasıyla.

 

*- İSTANBUL HARİTALARI

 

Oyuncu, Sunucu, Araştırmacı Yazar genç arkadaşım Berrak Öztekin’den öğrendiğime göre, İstanbul konulu bilinen ilk harita 1422 senesine tarihlense de Adalar’ın haritalarda arz-ı endam etmesi 16. yüzyılı buluyor.

Ancak Adalar, haritacıların gözünde halen müstakil bir konu değil; yalnızca coğrafi bir ayrıntı.

‘Bakış açısı’nın değişmesi için 20. yüzyılı beklemek gerekiyor.

Sanat tarihçisi, gravür ve harita uzmanı Dr. Ayşe Yetişkin Kubilay, Adalar’a işaret eden erken tarihli haritaları incelediği bu yazısında, aynı zamanda İstanbul’un kayıp adası Vordonisi’nin de izini sürüyor.

Kitaplarda şöyle deniliyor:

‘Şekerleme yapmak için, mezarlıklar var; gam dağıtmak için, Galata Köprüsü; hayal kurmak için, Boğaziçi; pazar gününü̈ geçirmek için, Prens Adaları; Anadolu’yu görmek için, Bulgurlu Tepesi; Haliç’i seyretmek için, Galata Kulesi; her tarafı görmek için de Serasker [Beyazıd] Kulesi” – Bu anlatım da, 19. Yüzyılda Edmondo De Amicis’ten.

Haritalarda, ‘Propontis’, ‘Mer di Marmara’, ‘Mare di Marmora’ ve ‘Mer Blanche’ gibi değişik adlarla yazılan Marmara Denizi’nde İstanbul’un güneydoğu kıyısında yer alan Adalar günümüzde toplam dokuz ada parçasından oluşur.

 

*- KAÇ KİŞİ BİLİYOR

 

Farklı kaynaklarda ‘Evliya Adaları’, ‘Keşiş Adaları’, ‘Ruh Adaları’, ‘Cin Adaları’, ‘Halka Adaları’, ‘Kızıl Adalar’ ismiyle geçse de daha çok Batılılar tarafından kullanıla gelmiş̧ olan ‘Les Iles des Princes’ yani ‘Prens Adaları’ adıyla bilinmektedir.

Bugün İstanbul’un bir ilçesi konumunda olan ‘Kartal ile Maltepe karsılarında sıralanan ve İstanbul’a uzaklıkları 2,3 km (Büyükada) ile 15,5 km (Yassıada) arasında değişen’ Adalar, İstanbul’un Anadolu kıyısına paralel olarak; Kınalı (Proti), Burgaz (Antigoni), Kaşıkadası (Pita ya da Pitys), Heybeli (Halki veya Halky/ Chalky), Büyükada (Prinkipo ya da Prinko) ve Sedefadası’dan (Terebintos) başka arka tarafta Tavşanadası (Neandros), batıya doğru daha açıkta bulunan Yassıada (Plati) ile Sivriada (Ohia veya Oxya) şeklinde sıralanırlar.

‘En büyüğü 5,4 km2, en küçüğü 0.008 km2’1 olan Adalar içinde, tamamen boş olan Sivriada ve Tavşanadası dışında kalan diğer adalarda ve özel mülkiyete ait olan Kaşıkadası’nda yerleşim mevcuttur.

Bizans döneminde bir sürgün yeri olan Adalar, Türk döneminde sayfiye yeri olarak kullanılmıştır.

 

*- SULARIN ALTINDA

Günümüzde toplam dokuz farklı parçadan meydana gelen Adalar, aslında on adadan oluşan bir kümeydi.

Onuncu ada Vordonisi adıyla bilinen, çoğunlukla aktüel bir dille yazılmış̧ olan haberlerde ve tanıtımlarda ‘İstanbul’un kayıp adası’ nitelemesiyle yer alan bir ada olup suyun altında batık bir durumda varlığını korumaktadır.

Fiilen kullanılması mümkün olmayan Vordonisi adası hakkında bilgiler şu an için sınırlı.

Yakın zamanda araştırılmaya başlanmış̧, ayrıca yine yakın zamanda yayımlanan İstanbul haritaları kitabındaki 18. yüzyıla tarihlenen bazı haritalarda gösterilmiş̧ olmasına dayanarak bu yüzyıla kadar var olduğu anlaşılmaktadır.

 

*- SÜRGÜN EDİLDİ

 

Adanın, Bizanslılar tarafından Vordonos olarak kullanılan adı zamanla Vordonisi’ye dönüşür ve hakkındaki en erken tarihli bilgiye yine Bizans kroniklerinde rastlanır.

Buna göre Ortodoks tarihinde önemli bir yere sahip olan Patrik Photios’un 886 ya da 891 yılında Vordonisi’deki manastırda sürgün edildiği bilinmektedir.

815-895 yılları arasında yaşamış olan Photios, 857-867 ve 877-886 arasında iki kez patrik olmuş, hayatının geri kalan yıllarını da burada geçirmiştir.

 

*- YANLIŞ İNANIŞ

 

Genel kanıya göre, Vordonisi’nin 1010 yılında İstanbul’da yaşanan bir deprem sonucunda aniden battığı kabul edilir.

Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar bu konudaki görüşleri değiştirmiştir, buna göre; 2016 yılından bu yana Kuzey Doğu Marmara Sualtı Mirası projesi dahilinde yapılan araştırmaları yürüten ekibin basında olan Doç. Ahmet Bilir, adanın 1010 yılında battığına dair herhangi bir görgü̈ tanığı veya yazılı kaynağın mevcut olmadığını vurgular ve bu tarihte yaşanan depremde sadece azizlere ait kiliselerin tamamının kubbesinin çöktüğünü belirtir.

Ayrıca su altına gömülmesinin sebebinin daha önce bilim çevrelerince kesin bir bicimde açıklanamadığını da ekler.

Bu bilgi önemlidir.

Çünkü̈ 1767 yılında Augsburg’da T. C. Lotter tarafından hazırlanıp bakır baskı kalıpla basılıp yayımlanan harita ile 1770 yılında Londra’da John Lodge tarafından çizilen Gentleman’s Magazine adlı dergide yine bakır baskı tekniğinde yayımlanan haritada yer alan Vordonisi adası diğer adalarla birlikte net bir şekilde görülür.

Bu bize aynı zamanda adanın bu tarihlerde henüz batmadığına dair bir işarettir ve ayrıca 18. yüzyılda yayınlanmış̧ diğer bazı haritalarda da adayı tespit etmek mümkündür.

 

*- BULUNTULAR

 

Buradan hareketle, anlaşılan odur ki “… zamanla deniz sularının yükselmesi ve deprem hareketliliğine bağlı olarak 1770 sonrasında Vordonisi Adası’nın ve dolayısıyla manastırın … giderek sulara gömüldüğünü söylemek mümkündür.

Halihazırda ise adanın küçük bir kısmı deniz yüzeyinde topuk oluşturmaktadır…

Aynı zamanda Marmara Adası kökenli olduğu laboratuvar sonuçları ile teyit edilmiş̧ olan ve on sekiz parçadan oluşan bir mermer batığı yine ada üzerinde tespit edilmiştir.

Bunun dışında ada üzerindeki yasamın bir yansıması olarak çeşitli çatı kiremitleri ve amphora parçaları bulunmuştur.’

Bilinen en eski İstanbul haritası ile adaları ve gelişmeleri bir gün anlatmaya devam edeceğim…

 

*- ELLERİ BAĞLI İDİ

 

‘Bilge İnsan Mustafa Saraç’ hocamdan çok şeyler öğreniyorum.

Şimdi, bugün Mustafa Saraç’a sözü vereyim:

“Salona eli bağlı üç kişi getirildi, sanık sırasına oturtuldular.

Mahkeme başkanı Saruhan Mebusu Mustafa Necati, sanıklardan en yaşlısına, ihtiyar köylüye sordu.

-Baba Adın ne?

Dinleyicilerde bir ferahlama görüldü.

Demek bu ihtiyarın suçu ötekilerden daha hafifti. Bu yüzden ilk yargılanıyordu.

İhtiyar ayağa kalktı.

-Hüsnü

-Baba adı?

-Ramazan

-Nerelisin?

-İnebolu’nun Çatal bucağından.

-Baba, sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin!

-Tövbe de Reis Bey!

-Ben tövbe dedim, sen ne dersin?

İhtiyar köylü başkanın üstelemesinden sıkılmıştı. Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki tomar kağıt çıkardı kürsüye doğru salladı:

-Reis Bey, Reis Bey!..

Şu kafa kağıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın!..

-Neden?

-Bu kağıtlar Balkan Harbin’de ve Çanakkalede şehit düşen oğullarımın nüfus kağıtlarıdır.

İki arslanını millet için şehit veren baba, üçüncü oğlunu bu ölüm dirim savaşında bir kahbe gibi gizlemez Reis Bey!

 

*- BAĞRINI DELEN

 

Salonda çıt yoktu. Mahkeme üyeleri birbirlerinin yüzüne baktılar.

Şaşkındılar. İhtiyar birden yamalı mintanını yırttı. Çıplak, ak kıllı göğsü dışarı fırladı.

-Hele gel Reis Bey, yakın gelde şu kalbura dönmüş göğsüme bak!

Bu gördüğün yaraları Makedonya’da Bulgar çeteleri ile döğüşürken aldım.

Sekiz yıl askerliğim var benim. Kurşun yarasına yara demem.

Şehit arslanlarımın yarasıdır bağrımı delen.

Benim oğlum askerden kaçsa bile ben saklamam. Bunu böyle bil !

Mustafa Necati Bey sıkıntısını gizleyemeyerek sordu:

-Peki baba. Oğlunu en son ne zaman, nerede gördün?

-En son ilk kar düştüğünde gördüm. Aha şurada, Kastamonu askerlik şubesinin önünde. Ankaraya selametlerken…

-Sonra hiç haber almadın mı?”

İhtiyar duraladı.

Bu soruyu beklemediği belliydi. Kuşkulu gözlerle dinleyicilerden yana baktı.

Orada birilerinden, birilerinin bir şeyler söylemesinden korkuyordu sanki.

Kararsızdı.

Bir süre sağına soluna baktı.

Sonra tükenmiş bir sesle başkana döndü:

-Diyecem diyecem, emme o itin ipini de ben çekecem!

Başkan gün görmüş geçirmiş bir tavırla sordu:

-Anlat bakalım baba !

 

*- BAŞIBOZUKLAR

 

-Askerin bazısı kandırılmış, başıbozuk olmuş dediler.

Askerden kaçanları ortalıkta görmüyorduk, emme kulağımıza geliyordu.

Kaçaklar yakalanırım korkusuna evine ocağına gelmezmiş.

Kimi dağa çıkıp eşkiyalık edermiş. Kimi de bir kıyıya siner mektup yazıp evden para istermiş.

Bir ay önce bana da bir mektup geldi. Muhtar getirdi.

Hah dedim, oğlan askerden kaçtı para ister.

Benim okumam yazmam yok.

Utancımdan kimseye okutamadım.

 

*- OKUNMAMIŞ MEKTUP

 

Muhtar her önüne gelene demiş bana mektup geldiğini.

Ele güne bakamaz oldum.

Dünyaya kahrettim eve kapandım.

İhtiyar eğildi, bağlı elleriyle yün çorabının arasından katlanmış bir kağıt çıkardı.

-Aha mektup bu!.. Alın okuyun.

‘Nerdeyim’ diyorsa gidin yakalayın.

Asarken de ipini bana çektirin!

 

*- ŞEHİT HABERİ

 

Mahkeme başkanı Mustafa Necati kağıdı açtı, okudu.

Birden yerinden fırladı, ağlayarak kürsüden indi. İhtiyarın önüne geldi.

Boğuk sesiyle hıçkırdı:

-Baba bizi bağışla. Küçük oğlun da İnönü’de şehit düşmüş. Sana gelen mektup askerlik şubesinin şehitlik ilmuhaberiymiş.

İhtiyar elini öpmek isteyen Mustafa Necati Beyi durdurdu:

-VATAN SAĞ OLSUN!..

SİZ ASLANLARIM SAĞ OLUN!…

İhtiyar sessizce ağlamaya başladı.

Çıplak ak kıllı göğsü körük gibi inip kalkıyor, kırışık yanaklarından süzülen gözyaşları sakallarının içinde kayboluyordu.

Vatan hainliği suçlamasından kurtulduğuna mı ağlıyordu, son oğlunu da yitirdiğine mi?

Kimse anlayamadı…”

Mustafa Saraç yazıyı şöyle noktalıyor:

‘Bu vatan öyle kolayla kurulmadı, öyle kolayla da satılamaz!’

*- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

*- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

*- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

*- HER YOL ROMA’YA ÇIKAR! / YAŞAR EYİCE

 

Bir yanıt yazın

Top
https://www.stjoeshs.org/grandpashabetgrandpashabetgrandpashabetgrandpashabetson haber netbets10 girişhttps://www.bakirkoyfal.com/cratosroyalbetbetwoonbets10nakitbahisholiganbet girişgrandpashabetdeneme bonusu veren sitelercasiboma giriş yapınballettea tropazhacklinkonwinonwin girişholiganbetmatbetdeneme bonusu veren sitelerJojobetkonya eskortcasibomcasibom girişTekirdağ escortdeneme bonusu veren sitelergrandpashabet girişcasibom girişcasino siteleriultrabetholiganbetholiganbetgrandpashabetLunabetbahis sitelerijojobetgrandpashabetİstanbul Escorthttps://www.gvscolombia.com/betebetdeneme bonusu veren sitelerJojobet GirişBetturkey girişsavoybettingcasibom güncel girişholiganbetimajbetkingroyalmadridbetmatbetmavibetmeritbetmeritkingonwinotobetmeritbetimajbetcasibomsekabetbetvolebetordercasinolevantjojobetArtemisbetmadridbetmavibetmeritking girişotobetjojobetholiganbetholiganbet girişonwincasibom girişcasibom girişsahabet girişmadridbetbetturkey girişmarsbahis giriş güncelsahabet güncel giriştipobetcanlı bahisjojobetenbetvbettrromabetjojobetjojobet girişmarsbahiszbahisperabetbakırköy escortdeneme bonusu veren sitelerbetebet güncel girişdumanbetbilyoneronwinonwinsahabetbets10,bets10 giriş,bets10 güncel giriştipobetmarsbahis,marsbahis güncel giriş , marsbahis giriş,marsbahis adresmarsbahis,marsbahis güncel giriş , marsbahis giriş,marsbahis adressekabetpradabettarafbetmilanobetmilanobetpusulabettempobetpusulabettempobetpusulabetjojobetbets10madridbetBostancı escort Bağcılar escorttümbetjojobet,jojobet girişsekabet girişjojobet,jojobet girişjojobetizmir escortcasibomtipobetbahis sitelericasibomjojobet girişJojobet Girişankara escortzbahiszbahis girişzbahis güncel girişholiganbetsonbahisvaycasinocasinomaxizbahisotobet girişimajbetcasibomvaycasinojojobetbetturkeymarsbahis girişmatbet girişmarsbahisbetturkeybetexperdeneme bonusu veren sitelermariobetwinxbetbetexperbetofficegonebetgrandpashabetgrandpashabet güncelpusulabetpusulabetonwin,onwin giriş,onwin güncel giriş,onwin giriş adresitipobetbetebetmarsbahisultrabetholiganbetjojobetfixbetkulisbetnakitbahispinbahisrestbettipobettrendbetultrabetjojobetholiganbetbetexperpusulabetasyabahisparibahistambettipobetHoliganbet girişjojobetjojobet girişmatbetcasibomcasibom girişvozolsahabet girişsekabet girişjojobetbetturkeygonabettipobetcasibom girişJojobet girişmarsbahisforum bahiscasibom giriştakipçi hilesigonebetjojobetjojobetcasibom