Ege’de Deprem Gerçeği: Geçmişten Günümüze Bir Tehdit / Buket Işıkdoğan Köse Genel by admin - 4 Şubat 20254 Şubat 20251 Sosyal Medyada PaylaşSon günlerde Ege Denizi’nde yaşanan yer sarsıntıları hem Yunanistan’a ait adalarda hem de bölgemizde deprem gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. Yunanistan’da alınan acil önlemler, bölgede depreme karşı hazırlıklı olmanın önemini ortaya koyarken, İzmir gibi büyük bir metropolün de benzer bir tehdit altında olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Oysa ki deprem, “unutmak” gibi bir lüksümüzün olmadığı bir gerçek. Peki, biz bu gerçeğe ne kadar hazırız? Binalarımız ne kadar sağlam? Acil durum planlarımız var mı? Deprem çantamız hazır mı? Yunanistan’ın hızla aldığı önlemlerden ders alarak, bizler de İzmir’de bireysel ve toplumsal hazırlığımızı gözden geçirmeliyiz. 30 Ekim 2020’de İzmir ve çevresini derinden sarsan deprem, Ege Denizi’nin hareketli tektonik yapısının bir kez daha hatırlanmasına neden oldu. Bu deprem, Bayraklı’nın Manavkuyu Mahallesi’nde enkaz haline gelen binalar ve hayatını kaybeden 117 kişiyle hafızalarımıza kazındı. Yıkılan binalar, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve toplumsal bir çöküşü de beraberinde getirdi. Ancak bu acı tablo, Ege Denizi’nin doğal yapısı ve bölgede tarihten bu yana yaşanan jeolojik olayların anlaşılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Ege Denizi, dünyanın en hareketli fay hatlarından birini barındırır. Bu jeolojik gerçek, Ege Bölgesi’nin tarih boyunca sürekli bir değişim içinde olmasına neden olmuştur. Anadolu plakası ile Ege Denizi plakası arasındaki sıkışma ve kırılmalar hem deniz tabanında hem de karada yer kabuğunu şekillendirmiştir. İşte bu dinamik yapı, İzmir gibi şehirleri riskli bölgeler arasında göstermektedir. Ancak bu doğal gerçeklik, aynı zamanda Ege’nin tarihini ve insanlarının kaderini de şekillendirmiştir. Ege Denizi’nin ve çevresindeki kara parçalarının sürekli bir değişim içinde olması, bu bölgedeki insanları hem doğa ile uyum içinde yaşamaya hem de doğanın getirdiği zorluklarla mücadele etmeye yönlendirmiştir. Tarih boyunca Ege Bölgesi insanları, depremler karşısında toplumsal dayanışmanın ve yeniden inşa etmenin örneklerini sergilemiştir. Ancak bugün, geçmişin derslerinden daha fazla yararlanmak ve modern bilimin ışığında çözümler üretmek zorundayız. Ege Denizi’nin altındaki fay hatlarının hareketliliği hem bölgede yaşayan insanlar hem de yönetim mekanizmaları için büyük bir sorumluluk doğuruyor. Tarih boyunca bu toprakların sunduğu bereketle yaşayan toplumlar, aynı zamanda depremlerle mücadele etmeyi öğrenmişlerdir. Bu mücadele, sadece geçmişin bir mirası değil, bugün de Ege halkının en büyük sınavlarından biridir. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share
depreme hazırlık şart tarihte bir yerde okumuştum binlerce yıl önce Girit adası civarında büyük bir deprem olmuş ve Girit’den büyük kara parçası denize çökmüş ..vs diye Ege denizi devamlı depremlerin olduğu bir bölge olmuş ayrıca abd’nin elinde küçük kırılmaları tetikleyerek büyük depremler yaratma teknolojisi olduğu yıllardır söyleniyor oda içinde 3 – 4 m² üçgen sığınma yerleri ve deprem çantası şart koşulması gerek bence Yanıtla