Buradasınız
Anasayfa > Genel > Çamlık’tan sonra sıra Bodrum Kalesi camisinde YAŞAR EYİCE

Çamlık’tan sonra sıra Bodrum Kalesi camisinde YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

*- Turgut Özal’ın bana fotoğraf parası borcu vardı. Ama Aziz Nesin gibi bir laf etmişti, ‘Karşındakinin anlaması için bir lafı en az 10 kez söylemelisin!’

*- 65 bin kişinin aynı anda ibadet edeceği Çamlıca Camisinin açılışına dünyanın her tarafından davetli geldi, hemen karşıdaki binada bulunan CHP’li Başkan Ekrem İmamoğlu davet edilmedi…

*- Şimdi sırada Bodrum Kalesi Camisinin açılışı var, 18 Mayıs’ta… Arkeolog Müdür Oğuz Alpözen tarafından ‘Müze’ haline getirilen yerleşkede,  tüm çalışmalar yerle bir edildi… Camiye yer açıldı…

*- Kalenin 100 metre ilerisinde, deniz kıyısında güzel bir tarihi cami var…

Bodrum’a gidenler bilir… Umarım oranın cemaatinden daha fazlası gider ama, dünyada tek ‘Yaşayan müze’ unvanımızı kaybetmeden, yani tarihi yıkmadan bu işi çözemez miydik?

*- CHP’li Başkanlar Anıttabir’e gittiler ve Kılıçdaroğlu yine çok güzel açıklamalarda bulundu, talimatlar verdi… Bakalım yandaşlar yine ne uyduracaklar?

Lider olarak kabul edilen partilerin genel başkanları ile çok anım var.

Aklımda kalanlar da!

Örneğin, bazı kişiler tarafından sevilmeyen Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ın özel sohbetimizde söylediğini bir türlü unutamıyorum.

Geçenlerde yazacaktım, ama çok yıllar önce yazmıştım…

İş çevreleri ve belli basın organları, Turgut Özal’ı öne çıkarıyor ve her zaman olduğu gibi ‘yeni parti kuracak’ diyorlardı..

Şimdi yine Babacan’dan tutun da, Abdullah Gül’e kadar ‘yeni parti kuracakları’ yazılıp çiziliyor.

Ama nedense başta AKP olmak üzere tüm yandaş basın ‘olmaz’ diyerek kesinlikle karşı olduklarını belirtiyorlar.

Yani Reis’in söylediklerini tekrarlıyorlar.

İşte Turgut Özal özellikle iş adamlarından, derneklerinden büyük destek alıyordu.

Sedece İzmir kendisine karşı idi..

Bu yüzden İzmir’e, belki de milletvekili adaylığı sırasında az oyla seçimi CHP’li Akın Simav’a kaybettiği için de olabilir…

İşte ben Aydın Bilgin tarafından kendisini takiple görevlendirildim.

Hiç unutmuyorum Bodrum’a gitmiştik…

Orada ünlü bir restoran vardı…

Ünlüler gidiyordu, fiyatları o güne göre yüksekti…

Restoranda canlı müzık de vardı.

Fotoğrafçısı masada resimlerini çekti..

Ben de, her ihtimale karşı bir pozunu istedim…

Sonuçta tüm fotoğrafların parasını ben ödedim, Turgut Özal ve yanındakilerin de…

‘Sonra öderiz’ dediler, hala bekliyorum…

Artık ne demem lazım; ‘Helal hoş olsun!’

Parti kuruldu ve genel başkanı oldu, İzmir’e geldi..

Ben eski tanıdık olarak yanındayım…

Bir de odada Süha Baykal var…

Süha Baykal partili ve Konak Belediye Başkan adayı ANAVATAN partisinden…

Ve babacan tavrıyla sohbet arasında şunları söylüyor:

‘Bir sözünüzü veya girişiminizi en az 10 kez tekrarlamalısınız!’

Konu ve sözcükler mealen böyle idi…

Nedenini sorduğumda, Aziz Nesin gibi bir laf etti…

Anlamadım, belki de gençlik nedeniyle biraz da bir Türk vatandaşı olarak kızdım..

Tekrarladı…

Şimdi bu kısmı yazsam en başta MHP olmak üzere hemen birçok kesim tepki gösterir…

Çoğu zaman bunu yuttum…

Belki daha ileride yazarım…

Ama ben o günden sonra aynı cümleyi veya sözcüğü hep en az 10 kez tekrarladım…

Ve başta yakınlarım olmak üzere hep tenkit aldım, aynen yazılarımı uzun yazdığım gibi…

Ne yapalım elimde değil…

Alışkanlık kötü şey…

*-

Turgut Özal’dan öğrendiğimi uygulayayım…

10 kez olmasa da ikinci kez bir haftaki önceki yazımı tekrarlayayım…

Belki Bodrum’da ya da Ankara’da duyanlar olur…

‘Kaç zamandır iki parti arasında güncelliğini koruyor…

Birisi diğerine atıyor tutuyor, diğeri de yanıt veriyor…

Gündemi takip edenler biliyor, ya da tahmin ediyordur.

Bahsettiğim Taksim Meydanı’nda yapılan cami değil…

Sözünü ettiğim yine bir ibadethane, ‘Çamlıca Camii!’

Türkiye’nin en büyük camisi…

Şöyle söyleyeyim:

Yeditepe’nin her birisinden görünün 6 minareli, 60 bir kişinin rahatça namaz kılacağı, dua edeceği bir mekan…

İnşaatını ilk günden bu güne takip edenlerdenim…

Hatta yükselirken, çevrenin mutaassıp insanlarına ‘Adı ne?’ diye sorduğumda, bazısı ‘Bilmiyorum!’ diyor, bazıları da ‘Tayyip Camiiisi!’ diyorlardı…

Bir iki defasında yanımda eski arkadaşlarımdan İstanbullu Ayfer Hanım da vardı..

Geçen yıl açılışı yapılacaktı, ilan edilen tarihte, dernek başkanı, ‘Henüz eksikler var!’ deyince geriye kaldı..

Ve vatandaşlar caminin adını da ‘Çamlıca’ diye vermiş oldu…

Resmi açılışı ise 03 Mayıs Cuma günü yapıldı…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu davet etmedi..

Halbuki İmamoğlu, daha önce yaptığı gibi onlarca yabancı konuğa okuyacağı Kuran- ı Kerim ayetleri sayesinde önemli mesajlar verebilirdi.

Birlik ve beraberliğimiz dünyaya gösterebilirdi.

Bunu geçtik…

İstanbul Valiliği şehit aileleri için Ramazan’ın ilk günü, Pazartesi günü ‘iftar yemeği’ verecekti…

Tabii ki, protokol gereği 16 milyonun başkanı İmamoğlu’nu da davet etti.

Ne güzel değil mi?

Ama bugün bir telefon geldi, davet Salı gününe kaldı…

Nedenini ben biliyorum, siz de tahmin etmişsinizdir…

Pazartesi günü YSK İstanbul ile ilgili AKP’nin ‘duyumlarını’ yani ‘belgelerini değil’ karara bağlayacak…

‘Millet ittifakı’ yani CHP ile İYİ Parti ile muhalefet örneğin Saadet Partisi, Demokrat Parti ‘YSK, yüksek mahkeme değil… Adı üstünde bir kurul, sadece Seçim yasasına ve içtihatlara göre karar verir… Yani itirazlar ele alınamaz ve dosyalar açılmadan kenara kaldırılır’ diyorlar…

Herkesi dinledim…

Çoğu benim bildiklerim, araştırdıklarım…

Yani sıradan biri, her vatandaş okuma yazma biliyorsa sonucu da bilir…

Tahmin edebilir…

Yani Ptesi günü hak yerine bulacaktır.

*-

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ’60 bin kişiyi doldurun, elinizi öpeceğim!’ diyerek Recep Tayyip Erdoğan’a haber gönderdi.

Amacı;

‘Şatafata ve israfa gerek yok!’ tu…

Bunlar, bana Türkiye’de ve dünyada ilklerden Sualtı Arkeoloğu Oğuz Alpözen’le yaptığım son konuşmayı anımsattı…

Yaşı oldukça ileri olan Büyüğümüz Alpözen, ‘Bodrum Kalesi 18 Mayıs’ta açılacak, yapılan davetlerde, ‘Bodrum Kale Camisi 18 Mayıs’ta halkın ibadetine açılacak!’ denilerek yapılıyor’ dedi…

Bu fikri ortaya atan da, Binali Yıldırım’dan önce Meclis Başkanlığı yapan zattı…

*-

İsmail Kahraman, ismimi hatırlayanlar ya da ‘Yabancı gelmiyor!’ diyenler olacak…

Bizim gençlik zamanımızda memleket ‘sağcı- solcu’ diye ikiye ayrılmıştı ya, üniversitelerde öğrenci dernekleri de buna ayak uydurmuştu…

Sağ tarafta olanlar, MTTB’de, yani Milli Türk Talebe Birliği’nde buluşuyorlardı…

Ya da buluşmak zorunda kalıyorlardı…

Diğerleri ise ‘federasyon’ adı verilen diğer birlikte…

Birinin yeri Basmane’de Kültüpark’ın girişi olan 9 Eylül Kapısının bitişiğindeki bir oda idi…

Diğerinin yeri ise şimdiki Konak Belediyesi Başkanlık binasının bulunduğu alanda…

Daha önce burası arsa idi, sonra otobüs tamirhanesi oldu, ardından bir bina yapıldı ve üniversite öğrencilerinin federasyon binası…

Birbirlerine bu kadar yakın olmasına rağmen aralarında ne çatışma oluyordu, ne de sataşma…

Ama her yerde öyle değil ki…

Örneğin başka kentlerde, Ankara’da, İstanbul’da…

Bunlardan biri de İsmail Kahraman idi…

Ben bu ismi anımsamıyorum….

Sadece TBMM’de önceki dönem Meclis Başkanı olunca, aynen Reis gibi, aleyhinde eski günleri veya ifadelerini yazan, yorum yapan birçok gazeteci hakkında şikâyet ederek, cezalandırılmalarını istemesiyle tanıdım…

Bunlardan biri de Gazeteci Ünal Tümin idi…

Hapisten zor kurtuldu…

Dedim ya, MTTB’de başkanlık yapmış, ama bir türlü çıkaramadım…

*-

Şu AKP’lilere bazen hayret ediyor, bazen de hayran oluyorum…

Verilen talimatları hangi şartta olura olsun yerine getiriyorlar…

Arkeolog Oğuz Alpözen ile konuşurken bunu anladım…

Biliyorsunuz;

18 Mayıs’ta, müzelikten çıkan ‘Bodrum Kalesi’ tekrar halkın ziyaretine açılıyor…

Şimdi Bodrum’da nasıl açıklama yapılıyor, söyleyeyim mi?

Hiç kimsenin tarif edemeyeceği, düşünemeyeceği şekilde:

‘Bodrum Kalesindeki, yeni camimizi 18 Mayıs’ta halkın hizmetine açıyoruz!’

Evet yanlış duymadınız ve okumadınız:

18 Mayıs 2019 tarihinde, Bodrum Kalesi ve Müzesi değil…

Bu tarihte Bodrum Kalesi ve Kale Camisi halkın ve turistlerin hizmetine açılıyor…

Biliyorsunuz;

Ama Bodrum’daki Kale içindeki camii, küçük yani mescit gibi olduğu için, eğlenmeye gelenler tarafından da kesinlikle doldurulabilir…

Hani bir zamanlar, parayı sevenler, ‘Dostluk başka, alışveriş başka!’ derler, dostlarına da kazık atarlardı ya onun gibi bir şey değil bu…

Bence de, ‘Eğlence başka, ibadet başka!’  ayırt etmek gerekiyor…

*-

İstanbul’da Boğazı yani denizi görmeyenler var.

Bunu, bazılarını bağırta bağırta ‘Millet ittifakı’ nın adayı, CHP’li 16 milyonun Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu değil ondan önceki AKP’li Belediye başkanı söylemişti…

O toplantıda ben de daveti olarak vardım, şaşırmıştım.

Ve buradan esinlenerek söyleyeyim:

Benim gibi inançlı binlerce kişinin Rumeli Hisarı’nın, yani kalenin içine yapılan camiden haberleri yoktur…

Yani burada iki rekat bile namaz kılmamışlardır.

‘Var mı, yok mu?’ diyenlere şuna anımsatayım:

Boğaz turu yapan motorlara bindiğinizde, ya da Eminönü- Sarıyer vapuruna bindiğinizde Avrupa Yakasına baktığınızda baktığınızda, Rumeli Hisarı’nın kalesinin bahçesinden yükselen minareyi görebilirsiniz.

Yani Bodrum Kalesi’nin içine yapılan cami ilk ve son değil…

Şimdi sırada diğer kaleler var…

Çünkü talimat Meclis Başkanlığı sırasında İsmail Kahraman tarafından verilmişti…

*-

Bodrum Müzesini dünyanın en önemli ziyaret yerlerinden biri haline getiren Oğuz Alpözen, ‘Ben 18 Mayıs’taki davete gitmem!’ diyor..

Düşünebiliyor musunuz?

Müze sanki bombardımana uğramış gibi, yerle bir edilmiş…

Son ve en önemli hizmet ise, bu yıkılışın üzerine bir ibadethane, yani cami inşa edilmiş…

Şimdi yurttaşlar, ‘Bakın size yeni bir cami veriyoruz’ diyerek, açılışa davet ediliyorlar…

***-

GÜNCEL

*- Özfatura’ya kulak verelim…

Kimisinin ‘takunyacı’ diye isim taktığı İzmir’in efsane belediye başkanlarından biri Dr. Burhan Özfatura büyüğümüzdü..

Beş vakit namazını ihmal etmeyen Burhan Ağabey bakın ne demişti:

‘Yeni ve düzensiz camiler yapmamıza gerek yok… Şimdi önemli  olan camilerimizin cemaat sayısını yükseltmektir..’

İşte bir gerçek…

Camiden çok cemaati düşünmeliyiz…

*- Namık Kemal Lisesi’nin aşure günü…

Tarihi İzmir Namık Kemal Lisesi’nin geleneksel ‘Aşure Günü’ 04 Mayıs Cumartesi günü Alsancak’taki okul binasının bahçesinde gerçekleştirilecek.

Komite üyelerinden Hilmi Karaman, bir aydır büyük caba harcamalarına rağmen birçok mezuna oluşamadıklarını belirterek, ‘Duyan duymayana duyursun’ diyerek tüm mezunları eski günleri anmak ve değerli öğretmenleri ile bir araya gelmeye çağırdı.

*— 
Yaşar EYİCE0532 781 95 18E-Posta:yasar.eyice@gmail.comve yeyice@mynet.comTwitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311

Bir yanıt yazın

Top