-BİR KİTAP ve “İZMİR” ismi anlamına farklı bir bakış açıklaması hakkında… (Smyrna=Şafak Tanrıçası)

-25 YIL ÖNCE FRİGYA VE LİDYA ÖLÜ DİLLER YAZITLARINI OKUYABİLEN BİR MÜHENDİSLE TANIŞMIŞTIM..

-25 yıl önce İzmir’de basılmış bir kitaptır Burada kapağını gördüğünüz eser..

Yazarı Trabzon doğumlu İstanbul’da eğitimini tamamlayıp yurtdışına çalışmaya çıkmış bir maden mühendisince kaleme alınmıştır.

Dr. Selahi Ağabeyle bir İzmir Cumartesisi günü Çankaya’da çok katlı iş hanının son katında yer alan Satranç Derneğinde tanışmıştım..

Sabah gazetesi Foto Muhabiri olarak benden bir ricada bulunmuştu.

Manisa Akhisar ilçesi Beyoba ile Sazoba köyleri arasında bağlar yolunda yeni çıkarılıp yol kenarına bırakılmış bir mermer taşın üzerindeki yazıların fotoğrafını çekmemi istemişti….Antik çağlarda HİRKANYA isimli bir ölü şehir imiş oralar….

O yıl aktif gazete Foto Muhabirliği yapıyorum…günümün 12 bazen 16 saati İzmir ve çevresinde haber fotoğrafları çekip çalıştığım gazete sayfalarına sayısız haberlerimle dolduruyorum….Çektiğim haber fotoğraflarının altına bazen ismimi de yazarlardı…Tabi çoğu zamanda ismimi yazmazlardı…

.O haber fotoğraflarını bin bir emekle çekip gazeteye ulaştırmama rağmen kayıt dışı meçhul bir Basın emekçisi idim….Gazete yönetim kadrolarında bir torpilcim yoktu…

Ben İzmir’in kalbi Agora Müzesine sıfır bir evde 25 yıl ikamet etmem dolayısıyla geçmiş yaşamlara, tarihe meraklı idim…İzmir ve Ege Bölgesi tarihi ile ilgili elime geçen kitap-dergi broşürleri okur merakımı gidermeye çalışırdım….

Gazete muhabiri oluşumdan bu alanda İzmir’de yaşayan ünlü tarihçiler, Arkeologlarla da tanış oluyordum…

“Hocaların hocası” tabir edilen Prof. Ekrem Akurgal, Ege Üniversitesi Tarih Profesörleri Necmi Ülker hocam, Profesör Tuncer Baykara ağabeyim…Yine İzmir- Ege tarihine meraklı Aydınlı Arkeolog merhum Şükrü Tül ile hem sohbetlerim olan kişilerdi, hem de yazdıkları kitapları harıl harıl okurdum….

Tabi aynı gazetede çalıştığımız Gazeteci Yazar- Yaşar Aksoy ve Hisdaş Halkla ilişkiler şirketi sahibi Merhum Sancar Maruflu ağabeylerimden de İzmir hakkında sayısız bilgiler aldığımı belirtmeden geçemem…

Dr. Selahi abimin Akhisar’dan bir fotoğraf çekip gelmem formülünü şöyle hallettim…

Beyoba ve Sazoba köyleri arasında bir rüzgar erozyonundan oluşma küçük bir çöl görünümlü toprak parçası vardı….

İşte o çöl görünümlü toprağı aktüel-magazinsel “Ege’de Çöl” haberleri yapardım….Çöl verimli bağlara doğru yürüyor gibi dikkat çeken kelimeleri haber yazımın içinde yer verirdim….

Bir gün Haber Müdürüme bana bir araçla şoför görevlendirmesini istedim…..Nereye gideceksin diye sordu….Akhisar’a “Ege’de Çöl var” başlıklı haber yapmaya gideceğim dedim….haber müdürüm hemen bana araç tahsis etti….

Akhisar’a gidip o çölümsü yeri fotoğrafladıktan sonra bağların arasında Dr. Selahi ağabeyimin tarif ettiği taşı aramaya koyuldum….

Dediği gibi yol kenarına bırakılı blok taşı buldum ve fotoğraflayıp İzmir’e döndüm…Filmini fotoğrafhanede karta baskısını yapıp Dr. Selahi Ağabeye telefonla haber verdim….Satranç derneğinde buluşup kendisine teslim ettim…

Bu hizmetimden ötürü hiç bir ücret almadığım gibi filimleri karta basılmaları masrafını da kendi cebimden ödedim….

Selahi Ağabeyim bu fotoğrafını çektiğim taştaki yazılarda ne yazıyor dedim….Lidya-Frigya dilinde cümleler dedi…Ve bana teşekkürlerini ifade etti…

Kendisini tanıdığımda İzmir Göztepe semtinde oturuyordu.

Koltuğunun altında bir yazı dosyası vardı.. Hep onu o dosya ile dolaşır görürdüm…

Ve o dosyası bir kitap çalışması içinmiş…

..

Konusu Anadolu’da yaşamış toplumların artık konuşulmayan dillerini araştırıyordu. Maden Mühendisliğinin yanında Filoloji (Dil Bilimi) alanında da eğitim aldığını söylemişti..

“Anadolu’da 10 Bin yıl Türkçe’nin 5 Bin yılı” isimli kitabı 2000 yılı Mart ayında yayınlanan kitabında dikkatimi çeken İZMİR’in ismi alanında da ki yorumları idi.

Dr.Selahi Diker ağabeyim kitabının yayınlanışından kısa bir süre sonra kötü hastalıktan vefat ettiğini duydum, Allah rahmet eylesin.

Kitabının daha sonra matbaada basılışı olmadı biliyorum.

Bu kitabı Dr.Selahi abimin vefatından sonra bir kitapçıda gördüm ve satın aldım….Ancak benim bu satın aldığım kitabı da başka bir meraklı arkadaşım benden alıp okuyayım dedi ama geri vermedi…Sonra da Kaybettim dedi…

Kitabın ikinci baskısı da yapılmadığında piyasada bir daha bulamadım…..

Nice sene sonra Eczacı Celal Öcal ağabeyimin kitaplığında ve kendisine imzalı hediye edildiğini öğrendim…Celal ağabeyimde Merhum Dr. Selahi Ağabeyimin arkadaşı idi.

Eczacı Celal Ağabeyimden bu kitapçılarda bulunmayan kitabı istedim…Epey süre bende kaldı….Sonra bir Fotokopisini çektirip aslını Celal Ağabeyime geri verdim….

Ama bu kitaptan sonraki yıllarda alıntı yapılmış birçok benzer kitap gördüm.

İşte bu kitaptaki İZMİR isminin ne anlama geldiğini anlatan sayfayı paylaşıyor, İzmir sevdalılarının bilgisine sunuyorum….

TÜM okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.

*ANI YAZI: Alaattin GÜRIRMAK,2024,İzmir