Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > Beşikler vermişim Nuh’a, / BAHA AKINER

Beşikler vermişim Nuh’a, / BAHA AKINER

Sosyal Medyada Paylaş

Beşikler vermişim Nuh’a,
Salıncaklar, hamaklar.
Balkon demirlerine,
Boynundan asılmış pembe ayılar.
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben…
Tanıyor musun?

Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele güne karşı çıplak.
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak…
Biliyor musun?

Binlerce yıl sağılmışım!
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar;
Nazlı, seher-sabah uykularımı.
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan.
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?

Öyle yıkma kendini pembe ayı;
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının.
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile;
Dayan, rüsva etme beni…

Gör, nasıl yeniden yaratılırım!
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte;
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası;
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende…
Anlıyor musun?

Bu sabah Mezitli’de gördüğüm ve içimde bir burukluk yaratan bir kareyi ve hemen aklıma geliveren “Öyle yıkma kendini; öyle mahzun, öyle garip” dizeleriyle Usta’nın, Ahmed Arif’in “Anadolu” Şiir’ini paylaşmak istedim sizlerle dostlarım…

Şiir’aydın, bir çiçek bahçesinin içinde kuş cıvıltılarıyla geçsin Pazar gününüz..

Bir yanıt yazın

Top