Buradasınız
Anasayfa > KÖŞE YAZARLARI > Başkana sahip çıkma örneği Karşıyaka’dan YAŞAR EYİCE

Başkana sahip çıkma örneği Karşıyaka’dan YAŞAR EYİCE

Sosyal Medyada Paylaş

*- Karşıyakalı sahip çıkıyor!

Bir zamanlar Türkiye’de en fazla satanlardan Tercüman Gazetesi vardı…

İzmir Bürosunun Haber Müdürü de Ünal Tümin idi…

Özellikle sporda Milliyet ile çekişiyordu…

Şoförü ise rahmetli Behlül idi…

Behlül’e muhabirler ‘Hadi çabuk!’ dediklerinde şu yanıtı alırlardı:

‘Tercüman’ın işi narin, bugün olmazsa yârin!’

Yani telaşa kapılmanın hiçbir işe yaramadığını, her şeyin oluruna varacağını belirtmek isterdi…

Bazen herkesten önce davranırsınız ama sonuca ulaşamazsınız…

Bazen de en sona kalırsınız ama olayı öyle bir noktadan yakalarsınız ki, herkes sizi imrenir,  alkışlar…

Örnekleri çoktur…

Yine kulaklarını çınlatayım:

Mehmet İzmirli isimli bir teleksçi vardı…

Şimdi çoğunluk ‘bu ne demek?’ diyecektir…

Daktilo ile yazılan haberlerin, ‘teleks’ adı verilen, telgrafın yerini alan zamanın iletişim makinası diye adlandırabiliriz, bunu…

Bant şeklinde bir şeride haberleri aktarır, delikli olan bu şerit de makinanın bir yanına takılarak, İstanbul ya da gönderileceği merkeze telefon ile bağlanarak geçilmesini sağlıyordu bu araç…

Ve teknoloji ilerleyince teleksin yerini de fakslar almıştı…

Printerden çıktı aldığımız şekilde, faksa kağıdı yerleştir ve karşı tarafa gönder..

Sadece bir düğme bu işi yapabiliyordu…

Mehmet’in işi iyice hafiflemişti…

Yani bu onsuz da sıradan her kişi tarafından da yapılabilirdi…

Teknoloji birçok kişinin bir noktada ekmeksiz kalmasını sağlamıştı…

Ama benim gibi birçok kişinin tanıdığı ve ‘büyük patron’ dediği rahmetli Kemal Ilıcak, kesinlikle hiç kimseyi işsiz bırakmadığı gibi, işsiz kalanlara da kucak açmasıyla tanınıyordu.

İşte o Mehmet İzmirli, şimdiki bazı memurları ya da yetkilileri anımsatacak şekilde şöyle derdi, ‘Sen ne yapıyorsun?’ diyenlere…

‘Benim işim kolay mı?

Kaç saattir oturduğum koltuktan kalkıyorum, parşömeni elime alıyorum, bunu faks cihazına dikkatlice yerleştiriyorum, sonra şu önemli parmakla tuşa basıyorum!’

Bunları neye anlattım;

Kaç yıl önceki mizah gibi olan bu söyleşiler nedense çoğu yetkilimiz için ‘yaşam biçimi’ olmuş halde…

Çoğu yapılan da ‘keyfi’…

Yaptın mı, yaptın!

Ama günün şartlarına ve gerçeklere uyuyor mu?

Size küçük bir örnek vereceğim Karşıyaka’dan…

Az önce Karşıyakalı Kamran Sürer’den bir not aldım;

Önemli bir noktayı hatırlatıyordu!

Üstelik fotoğraf da eklemiş…

Önce bilgiyi paylaşayım:

*- Başkana teşekkür!

‘Sahildeki Bisiklet yolunu, Ahırkuyu Deresi kenarından, Engelliler ve bebek arabalarına uygun kaldırımları ile parallel olarak, yeşillikler içinde, İZBAN hattının kenarından geçirip, İhtiyaç olan iç kısımlara yönelik geliştirme ve entegre projesinden ötürü Başkanımız Cemil Tugay’ı kutluyor ve teşekkür ediyoruz.

Lakin, 1814 Sokak aslında araç Trafiğine kapalı olması gereken ve planlara göre yeşil alan, yaya ve bisiklet aksları olarak işlenmiş kısımlardaki hukuka ve hakka aykırı olan, yeşil alanın içine, kaçak ve işgalci olarak yapılmış otoparkları iptal etmek zorunda kaldığı için, bazı kendi çıkarlarını halkın ihtiyaçlarından daha önde tutan sözde partililer, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı, büyük şehir ve genel merkeze şikayet etmişler…

Bu sözde halkçı, çakma sosyal demokrat şahısları kınıyoruz…

Karşıyaka halkının çıkarları, talep ve ihtiyaçları,  kendini özel sayan Bireylerden üstündür…’

Şimdi devam edeceğim:

*- Püf noktası

Karşıyakalı Kamran Sürer, ‘İnsan Kenti inşa eder, Kent de insanı’ prensibiyle bir araya gelen ‘Kaliteli Dünya Şehri olabilmesi için hep birlikte’ diye bir araya gelen grubun aktif üyelerinden…

İzmirliler ve İzmir Sevenlerle birlikte söyledikleri ve prensipleri şöyle:

‘İZMİRLİLERİN kapısının önünde, yolunda kaldırımında, mahallesinde, semtinde, ilçesinde yerel sorunlara yönelik, kendi çektikleri foto veya videolar ile farkındalık oluşturup, yapıcı eleştiriler ile fikir ve çözüm önerileri gurubudur.

Partilere, belediyelere, yetkili kurumlara veya hükümetlere yönelik çamur atma, hakaret etme, karalama alanı değildir.’

Ne güzel değil mi?

Ve kimsenin söyleyemediği, yazamadığın yazdıkları, dile getirdikleri için de kutluyorum Kamran Sürer ile kendilerine hiç yoktan kenti güzelleştirmek için yaptıkları bu mücadele için…

Tabii ki bizler de Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü’nün belirttiği gibi yapmalıyız…

Karşıyaka’da örneğini gördüğümüz gibi ‘Namuslular da namussuzlar kadar cesur olsa!’ memleketimizi muassır medeniyetler seviyesine çok daha önce getiririz…

Ona buna el açmayız…

Sadece ve sadece ‘doğruya doğru’ diyelim…

Tenkit kadar alkışlamayı da bilelim…

Doğrudan yana çıkanları, çalışanları kutlayalım, arkalarında olalım siyaset yapmadan…

*- Şöyle bir silkinebilsek

Görüşlerinin önemli bölümünü paylaştığım Tufan Atakişi de şu yorumu yapmış:

‘Karşıyaka Belediyesi yıllar önce Kent A.Ş.’yi bu tür işler için kurmuştu. Sonradan Kent A.Ş. arpalığa dönüştü.

Bence buradaki boşta gezer personeli bu tür üretimlerde kullanılması olası.

Üstelik makina parkı da gayet uygun.

Müteahhit kazanacağına Belediye, yani Karşıyakalı kazansın.

Bu tür projeler için mücadele eden sevgili Kamran Sürer ve emeği geçenleri kutlarım.’

*- ‘Girişken’ ile ‘girişimci’yi karıştırmayalım

Sonuç;

Güzellikleri paylaşalım ve sahiplenelim…

Yoksa birkaç kişinin menfaati için toplumun ihtiyaçlarını görmezden gelirsek ve de içimizdeki sahtekarlara, manfaatçılara kesinlikle kim olursa olsunlar yüz vermemeliyiz…

Ama birinin ekmeği bu arada elden gidiyorsa ona da bazı kolaylık ve ayrıcalıklar tanımalıyız, bir başka köşede…

‘Hap yap para kazananların’ devri artık bitti…

Bunu da herkes bilsin…

Adımını buna göre atsın…

Girişimciliğin asıl hedef noktası budur..

‘Girişken’ yani ‘işini bilen!’ ile ‘girişimciyi’ da ayırt etmek lazım…*-95 18E-Posta:yasar.eyice@gmail.comTwitter: @Yeyicee
Facebook:  yasar.eyice.311

www.ruz4.com

Bir yanıt yazın

Top