*- Bakalım ne olacak? YAŞAR EYİCE KÖŞE YAZARLARI by admin - 23 Haziran 202023 Haziran 20200 Sosyal Medyada Paylaş Haftaya hızlı girdik… Hangi birisinden söz edelim… Önce Ankara’ya yürüyen, avukatların meslek örgütü Baro’lardan söz edelim… Polis önlerini kesti… Gökdelendeki kişiler iddiaya göre ‘silah’ gösteriyor… Olacak iş mi? Dahası bazı işçiler de, iktidar gibi bunlara karşılar… Bir kişi bile olsa düşünmek lazım… Bir avukat ‘Yeni başlıyor!’ diyor.. Biri de polisin söylemine tepki gösteriyor… Diyor ki, ‘Polis hukuk ve adalet derslerini veren, yani okullarında onların öğretmeni olan Baro Başkanlarına, ders verir gibi kanunlardan söz ediyorlar!’ Koronayı bile unuttuk bu arada… Ha sahi aklıma geldi, ne oldu İzmir’deki camilerde ‘Çav Bella’yı çalanlar nerede? Yakalandılar da bizim haberimiz mi yok? Hatırladığım kadarıyla özel bir ekip kurulmuş ve en fazla birkaç gün içinde bunlar yakalanacaklardı. Yetkililer böyle diyorsa doğrudur… Belki de İzmir’e yeni gelen vali bunun üzerine gidecek ve ‘faili meçhuller dosyasına’ konmasını önleyecektir. Ben inandığım kadar biliyorum; Polise yetki verin 50 yıl önceki vakayı bile çözsün…. Tabii ki bunun için sıradan olmamak, uzman yani uzmanlaşmış olmak lazım… Şimdi eksi önemli polis şeflerinden bir ikisinin adını söyleyeceğim, diğerleri bozulacak ya da üzülecekler… Polis muhabirleri var İzmir’de çok başarılı… Onlar bile iz sürmekte çok mahirdirler. Bendeniz de bir ara 20’nin üzerinde polis adliye muhabirinin başında ‘Polis Masası’ nı kurmuştum… Hepsi ‘canavar gibi’ gazeteci idi… Çoğu zaman da polisle – gazeteci ortak çalışır… Çünkü halk gazeteciye içini döker, sıkıntısını anlatır derdine çare olmasını istedi… Yani önceki yıllarda böyle idi… Polis, karakol, adliye, resmi kişiler… Nedense hep insanlarımız bunlara bir adım uzaktırlar. Adalet Bakanlarından İzmirli Av.Hasan Denizkurdu bile bu konuda bir makale yazmış ‘Ben bile korkuyor, çekiniyorum’ demişti… Bu makaleyi hiç ama hiç aklımdan çıkaramıyorum… Ama Sezar’ın hakkına Sezar’a verelim: İzmir’in Moskova’dan esinlenerek yapılan Adliye Sarayı bir noktada onun eseridir. Ama mimarlar bir şeyi unutmuşlar: Moskova soğuk ve karlı… İzmir sıcak ve güneşli.. İzmirli balkonda ya da eskiden olduğu gibi evinin kapısında oturur geç saatlere kadar… Yine daldan dala atlamaya başladım…. Ama şunu söyleyeyim; Geçenlerde yazdım: ESHOT işçileri ile birlikte yıllarca önce bir ay süren bir yürüyüşten sonra Ankara’ya ulaşmıştık… Önce polis ve jandarma yolumuzu kesiyordu… Biz de dağlardan, tepelerden yolumuza devam ettik… Sonra Ankara, yani iktidar bize hak verdi… Manisa Ahmetli’den itibaren devlet yetkilileri de bize büyük iyilik ve yardımlarda bulundular, iaşe verdiler… Anımsadığım kadarıyla o zaman Bucak yani Nahiye olan Ahmetli’nin nahiye müdürü, işçilere ve bize gösterdiği yardım ve destekler nedeniyle terfi aldı ve Çiğli’nin ilk kurucu Kaymakamı oldu… Adını anımsamıyorum:: Çiğli’nin ilk kaymakamı o kişi, o devlet memuru… Yine yazmıştım; İzmirli bir ESHOT Şoförü sıkıntılardan patlayınca, yani dertleri büyüyünce, yolcuları indirip Anıtkabire gitmek istedi… O da arşivlerde bulunur… O şoför de pazartesi günü bugün nasıl Baro başkanları Anıtkabir’e ulaşamadıysa onun da yolu kesilmişti Afyon’da… Bakalım akşam ya da yarın ne gibi gelişmeler olacak… *- Bugün iyi yarın kötü ya da tersi olabilir mi? Şimdi ilginç bir olayı da sizinle paylaşacağım… Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği önemli bir açıklama yaptı. Söyledikleri şu: ‘Bilim insanı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin efsane Genel Başkanı ve son yüzyılın en önemli toplum önderlerinden biri olan Prof. Dr. Türkan Saylan’ın hatırasına, 19 Haziran tarihli Sözcü Gazetesi’nde Rahmi Turan’ın köşesinde, unvanında profesör yazan ve öyle sandığımız Celal Şengör tarafından yazılan bir mektupla büyük bir saygısızlık yapılmıştır. Adı geçen kişi hangi payesine, hangi ulusal, toplumsal ve evrensel çalışmasına ve başarısına dayanarak önce cüzzamı Türkiye’de yenmiş ve uluslararası alanda bu başarısı ‘Gandhi Barış Ödülü’ ile ve başkaca sayısız ödüllerle ödüllendirilmiş, eğitimdeki eşitsizliği ve cehaleti yenme hedefiyle ömrünün son dakikasına kadar çalışmış bir toplum önderinin bilimsel yeterliliğini sorgulamaktadır, amacı ve beklentisi nedir? *- Tepki normal gibi Bu mektubu köşesine taşıyan ve çok kısa süre önce benzer bir skandalla aklımızda büyük soru işaretleri oluşturmuş bir kişi, nasıl olur da saygın bir basın kuruluşunda halen başyazarlık yapabilmektedir? Bu soruların yanıtını halkımızın vicdanına bırakıyoruz. Akademik etiğe, basın etiğine ve toplumsal ahlaka açıkça aykırı şekilde, Büyük Atatürk’ün çağdaş uygarlık seviyesine erişilmesi hedefi için yurdun tüm evlatlarına çağdaş ve bilimsel eğitim verilmesi ve fırsat eşitliği sağlanmasına bütün ömrünü adamış ve son günlerini kendisinin ve ÇYDD’nin uğradığı saldırılarla mücadele ederek geçirmiş bir toplum önderine bu tür dayanaksız ve soyut tezlerle saldıranları ulusumuz asla affetmeyecektir. Bu cümleleri kuran ve bu saçmalıkları köşesine taşıyan kişiler açık ve ivedi şekilde özür dilemelidir. *- Okuyucunun da hakkı var Aksi takdirde amaç ve beklentileri zamanla kendiliğinden anlaşılacak, bu süreçte toplumdaki tüm güvenlerini kaybedecek ve her söylediklerine kuşkuyla yaklaşılan, güvenilmez kişiler olarak yaşamaya devam edeceklerdir. Güneşin balçıkla sıvanamayacağı gibi Türkan Saylan Hocamızın ışığı da, bu karalamalar ile söndürülemez. Son olarak, gerçek anlamda gazetecilik yaptığına inanmak istediğimiz Sözcü Gazetesi’nden bu skandal için ivedi bir açıklama beklediğimizi belirtiyor ve Türk Halk Edebiyatının büyük ozanı Pir Sultan Abdal’ın bu dizelerini hatırlatıyoruz: ‘…. Şu ellerin taşı hiç bana değmez İlle dostun bir tek gülü yaralar beni beni beni…” *- Çalakalem bir düşüncem Kaç kez söyledim; Kaç kez yazdım… Sakın ve sakın hiç kimseyi kesinlikle tabulaştırmayın, sakın şefinizi, müdürünüzü, patronunuzu met etmeyin…. Kesinlikle hak etmeyene, ya da hak ediyor gibi gördüğünüz kişileri, yöneticileri, sanatçıları, gazetecilere met etmeyin, diyorum… Bunun yani yanılgının, farkında olmadan algı operasyonuna girdiğinizi ileride fark edersiniz. Yani ne kimseyi yüceltin, ne de kötüleyin… En iyisi ‘Öyledir!’ dersiniz.. Ya da ‘Bilmiyorum’ diyebilirsiniz… Çok ama çok örnek var… Dönme çok… Bugün beğendiğinizi yarın beğenmeyebilirsiniz… İşin özü bugün iyi yarın kötü olamaz… Yada bugün kötü, yarın iyi,,, Şunu unutmayın; Para ve menfaat bir şekilde hep önde gider… Şimdilik bu kadar… ***- GÜNCEL *- Pekin ördeği Karadeniz’de, Ordu’da ilk çiftlik kuruldu Ordu’da, gelir getirici tarım projeleri kapsamında Pekin ördeği yetiştirmek üzere ilk işletme kuruldu. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler, yaptığı açıklamada Büyükşehir Belediyesi ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde “Pekin Ördeği Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi”nin hayata geçirildiğini belirtti. Proje kapsamında ilk işletmenin, Altınordu ilçesine bağlı Kökenli Mahallesi’nde Hasan Bacınoğlu’ya ait arazide kurulduğunu vurgulayan Güler, kırsalda yaşayanların gelir kaynaklarını çeşitlendirmek, tarımsal üretim potansiyelini aktif hale getirerek ekonomiye kazandırmak amacıyla yaptıkları çalışmaların artarak devam edeceğinin altını çizdi. *- Yeni gelir kapısı Güler, Pekin ördeği yetiştiriciliğinin, üretim giderleri yönünden diğer kanatlılara göre ekonomik olduğuna dikkati çekti. Güler, Pekin ördeğinin tavuk ve diğer kanatlı türlerine göre olumsuz çevre koşullarına dayanıklı ve yetiştiriciliğinin de kolay olduğunu aktardı. Çiftçilere yeni gelir kapıları açmak istediklerini yineleyen Güler, bu kapsamda yürüttükleri tarım projeleriyle göçü tersine çevirmeyi de hedeflediklerini belirtti. *- Destek başkandan Açıklamada görüşlerine yer verilen işletmeci Hasan Bacınoğlu da uzun yıllar tavuk sektöründe yer aldığını belirterek, “Pekin ördeğine et ve yumurta verimliliği konusunda merakım vardı. Büyükşehir Belediye Başkanımızın destekleriyle bu sektöre giriş yaptım. Pekin ördeklerinin fındığa alternatif olarak bizlere ek gelir olacağı kanaatindeyim” değerlendirmesinde bulundu. *- FAO’dan ‘Tarlada çocuk işçi olmaz’ çalıştayı Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisine rağmen Birleşmiş Milletlet Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye, çalışmalarını ara vermeden sürdürürüyor. FAO, “Çocuk İşçiliği ve Tarımsal Geçim Kaynakları” başlığı altında bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda FAO, BM temsilcileri, Tarım ve Orman Bakanlığı, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile gıda ve tarım sektörü temsilcilerinin olduğu 60’tan fazla katılımcı yer aldı. Salgın nedeniyle dijital ortamda gerçekleştirilen Çalıştayda, Türkiye’de yaşayan Geçici Koruma Statüsü’ndekiSuriyeliler ve Ev Sahibi Topluluklar (Türkler) arasında mevsimlik tarım işlerinde Çocuk İşçiliği ile ilgili mevzuatı tartışıldı. Pandemi koşullarının ttüm sektörleri olduğu gibi gıda ve tarım sektörünü de etkilediğine dikkat çeken katılımcılar, salgın nedeniyle tarlalarda çocuk işçi çalıştırmanın da yaygınlaşabileceği uyarısını yaptı. Çalıştayda, tarım sektöründe çocuk işçiliğini önlemek için daha etkili yollar masaya yatırıldı. Bunun için özellikle kırsal bölgelerdeki ailelerin gelirlerini artıracak çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiği üzerinde uzlaşıldı. Katılımcılar, ulusal ve uluslararası alanda daha kapsayıcı işbirliği ile çocuk işçiliğinin önlenmesine dair ilgili mevzuatların daha etkili uygulanması çağrısı yaptı. *-—Yaşar EYİCE0532 781 95 18E-Posta:yasar.eyice@gmail.comTwitter: @YeyiceeFacebook: yasar.eyice.311 Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Share on LinkedIn Share Share on Digg Share